ENGLISH
  Güncelleme: 12/09/2008

2008-07-28 AB Bülteni

2008-07-28 AB Bülteni

Bülten No : 90 28 Temmuz 2008

DIŞ BASINDA

TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

ABD BASINI:
Amerika'nın Sesi Radyosu: "Fransa'nın Dönem Başkanlığında Türkiye'nin AB'ye Üyelik Süreci Üzerine Bir Değerlendirme": "Fransa'nın Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenmesinin Türkiye'yi olumsuz yönde etkileyeceği yönünde yaygın bir kanı var. Ancak Galatasaray Üniversitesi uluslar arası ilişkiler öğretim üyelerinden Prof. Ercüment Tezcan, Fransa'nın aleni bir şekilde Türkiye karşıtı bir tutum izleyemeyeceğini Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakmayan diğer ülkelerin başkanlık dönemlerinde olduğu gibi birkaç müzakere başlığının açılacağını söyledi.

Tezcan, Hülya Polat'ın sorularını yanıtladı.

TEZCAN: Fransa aleni bir şekilde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinde çok muhalif gözükmek istemiyor, yani bunu Türk aleyhtarlığına çevirmek yani Avrupa Birliği içerisinde parmakla gösterilen Türk aleyhtarı bir ülke şeklinde pek gözükmek istemiyor. Bunu şuradan da destekleyebiliriz geçen hafta içerisinde Fransız Senatosu tarafından bir rapor yayınlandı, bu raporda Avrupa Birliği içerisinde Türkiye aleyhtarlığının pek öyle kabul edilebilir olmadığı net bir şekilde ortaya kondu. Almanya da dönem başkanlığı yaptı, Avusturya da yaptı. Bunların genel yaptıkları şey şuydu, en azından iki müzakere başlığını görüşmelere açmak şeklindeydi. Dolayısıyla Fransa da en azından iki faslın müzakerelere açılmasında bir istisna yapmayacak.

POLAT: Türkiye'de son dönemde yaşanan siyasi kriz, işte AKP'nin kapatılma davası, Ergenekon soruşturması. Avrupa Birliği üyeleri bu gelişmelere nasıl bakabilir, bunu Türkiye'de siyasi istikrar veya reform süreci açısından olumsuz değerlendirme durumu mümkün mü? Özellikle Fransa'nın başkanlığı döneminde, Fransa'nın Türkiye'ye karşı olumsuz tutumu dikkate alınarak...

TEZCAN: Türkiye aleyhtarı olan insanlar şunu açıkca söylüyorlar ki ‘biz dememiş miydik bu Türkler veya bu Türkiye, Avrupa Birliğine yakışmaz, Türkiye'nin Avrupa Birliğine girme kabiliyeti vokasyonu yoktur. Gördünüz mü biz bunu dememiş miydik daha önce. Bak bu adamlar Ergenekon diyor, bak bu adamlar AKP'yi kapatır' şeklinde, bunları çok güzel Türkiye aleyhinde argüman olarak çok güzel kullanıyorlar. Bunun karşısında Türkiye'nin lehinde olanlar da şunu diyorlar, 'bu tür sorunlar çıkabilir, çıkacaktır, Türkiye bir geçiş aşamasında ve bunlar ortaya çıkabilecek gelişmelerdir. Dolayısıyla hukukun üstünlüğü ve demokrasi yani Avrupa'nın değerlerinin yerleşmesi için bu tür sorunlar çıkabilir. Her ülkede çıkar bu tür şeyler. Dolayısıyla yardımcı olmak lazım Türkiye'yi yüzüstü bırakmamak lazım' şeklinde bir şey var yani iki pozisyon arasında henüz tam netleşmiş değil ya da öyle düşünenler olduğu gibi böyle düşünenler de var diye düşünüyorum. Tek ses çıkmaz Avrupa'dan, çok ses çıkar, çok seslidir Avrupa. Böyle düşünenler olduğu gibi öbür türlü düşünenler de var. 'AKP kapatılırsa müzakereler zaten askıya alınır, zaten sizinle lütfen müzakere ediyoruz bir kapatın hele biz, sizinle müzakereleri askıya almayı ve başlamamayı çok iyi biliriz' şeklinde aleyhte olanlar var. Bir de dediğim gibi ılımlı daha anlayışla yaklaşan bir grup var." (24/07)

 

FRANSA BASINI:
AFP:
"AKP Hakkındaki Kapatma Davası... AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Sıkıntılar": "Türkiye'de iktidarda bulunan İslamcı muhafazakar partiyi tehdit eden yasaklanma, görüşmelerin askıya alınması fazla olası olmasa bile, Türkiye'nin üyeliğine muhalif olan Avrupalılar kampını güçlendirerek AB ile Ankara arasında yeni gerginlikler dönemi başlatma tehlikesi içeriyor. Genişlemeden Sorumlu Avrupa Komiseri Olli Rehn, ilkbaharda AKP'ye dava açıldığında sözünü sakınmadı. AKP'nin yasaklanmasını hakkaniyetsiz olarak niteleyen Rehn, Ekim 2005'te başlamasından bu yana zaten yavaş ilerleyen Türkiye'nin AB'ye üyelik görüşmelerinde karışıklık yaşanması tehdidini ima etmişti. Rehn, ‘Anayasa Mahkemesi hakimlerinin, önemli bir Avrupalı demokrasi olma yolundaki Türkiye'nin uzun vadeli menfaatlerini dikkate alacaklarını umut ediyorum' demişti. Yangına körükle gitmemek için Brüksel ve 27'ler, olası bir yasağı görüşmeleri engellemeksizin şiddetli bir biçimde kınamakla yetinebilir. Ya da AB ülkeleri kesin bir karar almadan, müzakerelerde bir süreliğine mevcut durumun sürmesini sağlamak için ara bir çözüm bulunabilir. Emin olunan şey ise, AKP'nin suçlanmasının, Türkiye'nin üyeliğine en fazla karşı çıkan Fransa, Avusturya ve Kıbrıs gibi AB ülkelerine gerekçeler veriyor olmasıdır. Yılın sonuna kadar AB başkanlığını yürütecek olan ve bu nedenle tarafsız olması gereken Fransa, şu an için görüşmeleri engellemeye gidip olur olmaz şeyler yapma arzusunda değilmiş gibi görünüyor. Fransız diplomatik bir kaynak, kısa süre önce, Avrupalıların yasağı protesto edeceklerini ancak yasağın, Türkiye ile müzakerelerde yeni sayfalar açılmasına bir etkisi olmayacağını ifade etti. Aynı kaynak, ‘Türkiye ile daha belirgin bir krizin nedeni olmak istemiyoruz' dedi. Kriz ayrıca, 34 yıldan bu yana bölünmüş durumda olan adanın birleştirilmesine yönelik görüşmelerin 3 Eylül'de başlaması öngörüldüğü Kıbrıs sorununa çözüm umudunu öldürme tehlikesi de içeriyor. Fransız diplomatik kaynağına göre Fransa, 35 başlıktan üç yeni başlığın daha açılması arzusunda. Böylece üç yılda müzakereye açılan başlık sayısı 11'e yükselecek." (Yacine le Forestier , 27/07)

 

İTALYA BASINI:
Il Giornale: "Türkiye'nin AB'ye Katılımına Neden Karşı Çıkılıyor?": " Il Giornale gazetesinin 25 Temmuz 2008 tarihli sayısında yukarıdaki başlık altında Okuyucu Mektupları Köşesinde yayımlanan Marilena Sioli imzalı mektup ve yanıtının çevirisi şöyledir:

MEKTUP: "Birkaç ay evvel yayımlanan yeni Avrupa Sözlüğü'nü okurken, yazarın Türkiye'nin AB'ye muhtemel katılımını aşırı karamsar tonlarla çiziyor (aktarıyor) oluşunu hayretle gözlemledim. Neden bu kadar çok sayıdaki İtalyan (ve Avrupalı), Avrupa fabrikalarında şimdiden kalabalıkça var olan bir halk karşısında ön yargılıdır? AB'nin 28'nci ülkesi olarak Kıbrıs probleminin çözülmesine destek olamaz mı? Türklerin 50 yıldan beri NATO'ya dahil oluşundan, çoğu kez Avrupa ülkelerinden daha yüksek profesyonel kapasiteler sergileyerek bizlerin silahlı kuvvetleriyle birlikte askerî tatbikatlarda bulunuşundan neden kimse şikayetçi olmuyor? Marilene Sioli-Milano

YANIT: "Gidişata karşıt görüşler. Okurlarımız arasında da pek çoklarının Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı olduğu kanısındayım ve hatta bu Avrupa'ya da..." (25/07)


NOT: Bu bülten, 24-27 Temmuz 2008 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.


Güncelleme: 12/09/2008 / Hit: 3,427

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı