ENGLISH
  Güncelleme: 12/05/2009

2009-02-25 AB Bülteni

2009-02-25 AB Bülteni

 

Bülten No : 028 25 Şubat 2009


DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

 

İSVİÇRE BASINI

Schaffhauser Nachrichten: " Erdoğan Yeni Bir Anayasa Sözü Veriyor": "Türkiye'de mart ayının sonunda yapılacak yerel seçimlerden sonra Başbakan muhalefetle görüşmek istediğini belirtti. Erdoğan, ‘Nisan ayında bu konuya yöneleceğiz' diyor. Ancak Türkiye'de bu büyük adımın atılacağına çok az insan inanıyor.

Bugünkü anayasa 1980 yılında, askeri darbeden sonra hazırlanmıştı. Yeni bir anayasa, darbe dönemlerinin sona ermesinin göstergesi ve modern, demokratik bir Türkiye'nin taslağı olabilir. AB, uzun süredir aday ülke Türkiye'den anayasa reformu yapmasını talep ediyordu. AB reformları konusunda yeniden istekli görülen Erdoğan, bu talebi muhtemelen şimdi karşılamak istiyor.
Erdoğan'ın bu teklifine muhalefet yine de soğuk bakıyor." (Thomas Seibert/24.02)

 

KIBRIS RUM BASINI

Fileleftheros: "Kim Başkasının Tutsağı Olacak?": "Kıbrıs sorunu Türkiye için ‘küçük bir diken' olarak ortaya konmaktadır ve Türkiye'nin katılım sürecini de karmakarışık edecektir, çünkü Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün uygulanmasının reddedilmesi gibi pek çok konu, halı altında saklanamaz.
Bu yüzden Ankara'nın müttefikleri AB içinde ve dışında Kıbrıs sorununun altını oyma girişimindedirler. Bunun bir çeşit anlaşmayla veya müzakereler sürecinde yeni bir hareketliliğin oluşturulması ve ‘atmosferin iyileştirilmesi' ile yönlendirileceği görülmektedir." (Kostas Venizelos/24.02)

Fileleftheros: "Avrupa Acele Ediyor, Türkiye Şantaj Yapıyor": "AB'nin genişlemeden sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Lefkoşa'yı ziyareti ve kendisinin, Kıbrıs sorununun çözümünü kolaylaştıracak Avrupa normlarından sapmaların geçerlilik kazanmasının mümkün olmadığı yönündeki açıklaması, Avrupa'nın problem sürecine ilişkin tırmanan ve had safhasına ulaşan sınır göstergesini oluşturmaktadır.
İlerleme ve tarihi bir uzlaşma sağlanması gerektiği için Brüksel'in ilk doğrudan müdahalesini teşkil etmektedir. Türk katılım süreci sapmasından kritik karmaşıklıkların ortadan kaldırılması söz konusudur.
Türk-Avrupa ilişkilerinde daha büyük Avrupa sorunlarını etkileyecek tüm sonuçlarıyla kaçınılmaz yan etkiler önlendi. NATO mekanizmalarıyla harmanlandığı ölçüde AB'nin stratejik güvenlik sürecine yönelik oluşturulanlar örneğindeki gibi." (A. Likavgi/24.02)

 

LÜBNAN BASINI

The Daily Star: "Türkiye'yi Kim Kaybetti? Bir Bakıma Herkes": "Türkiye'yi kim kaybetti?" Geçmişte sık sık gündeme getirilen bu soru, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in de katıldığı paneli duygusal taşkınlığı sonucunda öfkeyle terk etmesinin ardından yeniden gündemde.
Türkiye gerçekten ‘kaybedilmiş' ise, bunun sorumluları arasında Avrupa Birliği, ABD, İsrail ve Türkiye'nin kendisi vardır. AB'nin Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili gittikçe artan çekinceleri, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından açık biçimde dile getirildi. ABD'nin eski başkanı George W. Bush Irak'taki savaş nedeniyle bir nebze sorumludur. İsrail'in de Türkiye'nin Batı'ya karşı yabancılaşmasında, 2006'daki Lübnan savaşı ve Gazze'deki son operasyonları nedeniyle payı vardır.
Şüphesiz Türkiye'nin laik, Batı yanlısı seçkinleri hala AB ile ABD'nin vazgeçilemez olmasa bile müttefik ve ortak olarak önemli olduklarını düşünebilirler ve İslami köktenciliği, Hamas'ı, Hizbullah ve İran'ı gerçek veya en azından olası tehditler olarak görebilirler. Ancak bu seçkinler Avrupa'nın Türkiye'ye, uzun vadeli stratejik bir bakış açısı olmadan kısa vadeli popülist çıkışlarla pek de makul davranmadığı kanısındalar." (Dominique Moisi/24.02)

 

RUSYA BASINI

RBC: "Rusya İle Türkiye, AB'nin ‘Doğu Ortaklığı' Programına Katılmaya Davet Edilebilir": "AB'nin "Doğu Ortaklığı" programı, AB ile Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna'yı birbirine yakınlaştırmayı öngörüyor. Mayıs 2009'dan itibaren uygulanacak olan programda, anılan ülkeler arasında serbest ticaret bölgelerinin kurulması, ortaklık ilişkileri ve yeni vize rejimi uygulamaları ele alınacak.
Bu arada, Rusya ve Türkiye'nin de söz konusu programla ilgili danışmalara katılabileceği açıklandı. Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, AB Dışişleri Bakanları Konseyinin oturumundan sonra yaptığı açıklamada, Avrupa, 'Doğu Ortaklığı' Programını gerçekleştirirken, NATO'nun genişlemesinden doğan olumsuz sonuçlardan kaçınmak istedi.
Öte yandan, AB Dönem Başkanlığını yürüten Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg, yaptığı açıklamada, ülkesinin, ‘Doğu Ortaklığı'çerçevesinde yapılması öngörülen görüşmelere Moskova ve Ankara'nın da katılmasına karşı olmadığını belirtti." (24.02)


NOT: Bu bülten, 23-24.02.2009 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.


Güncelleme: 12/05/2009 / Hit: 3,391

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı