ENGLISH
  Güncelleme: 19/11/2008

2008-10-06 AB Bülteni

2008-10-06 AB Bülteni

Bülten No : 117 06 Ekim 2008

DIŞ BASINDA

TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

 

FRANSA BASINI:
AFP:
"AB, Kürt Saldırısını Kınadı ve Ankara'yı PKK'ya Karşı Desteklediğini Bildirdi": "Avrupa Birliği Konseyi Başkanlığı, bugün yayımladığı bir bildiride, Türkiye'nin Güneydoğusunda Irak sınırına yakın askeri bir karakola yapılan Kürt saldırısını kınadı ve AB'nin, PKK'ya karşı mücadelesinde Ankara'nın yanında olduğu hatırlatmasını yaptı. AB Fransız dönem başkanlığının bildirisinde, ‘Avrupa Birliği Konseyi Başkanlığı, Türkiye'nin Güneydoğusunda bir jandarma karakoluna PKK tarafından dün yapılan ve en az 15 Türk askerinin hayatına mal olan saldırıyı büyük bir kararlılıkla kınamaktadır' ifadesi kullanıldı. Metinde ayrıca, ‘Avrupa Birliği, Avrupa'nın terörist gruplar listesinde bulunan PKK'ya karşı mücadelesinde kesinlikle Türkiye'nin yanında yer almaktadır' hatırlatması yapıldı." (04/10)

 

İNGİLTERE BASINI:
Reuters: "AB Aday Ülkelere 4.5 Milyar Avroluk Yardım Yapacak": "Avrupa Birliği bugün, 2008-2010 yılları arasında aday ülkelere verilecek 4.5 milyar avroluk yardımı onayladı ve yardımın harcanacağı öncelikli alanları yönetimin ve hukukun üstünlüğünün iyileştirilmesi olarak belirledi. Avrupa Komisyonunun kararıyla Hırvatistan, Türkiye, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Kosova'ya mali yardımda bulunulacak.AB'nin genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Olli Rehn yaptığı açıklamada, ‘AB'ye giden yol, vatandaşların gündelik yaşamlarını iyileştirecek ve ülkeleri katı AB katılım kriterlerine uygun hale getirecek reformlarla döşelidir' dedi. Komisyondan yapılan açıklamada, Türkiye'ye yapılacak 1.8 milyar avroluk yardımın, öncelikli olarak temel hak ve özgürlüklerin, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, insan haklarının ve azınlıkların korunmasının güvence altına alınması amacıyla kurumların istikrarının desteklenmesi için kullanılacağı belirtildi. Türkiye resmi bir AB aday ülkesi, ancak üyeliği, gerçekleşmesi halinde bile uzak görülüyor. Katılım müzakerelerini gelecek yıl tamamlamayı uman Hırvatistan 451 milyon avro, Sırbistan ise 584 milyon avro yardım alacak." (29/09)

 

KIBRIS RUM BASINI:
Politis: "AB'nin Rolü Nedir?" : "AB'nin Kıbrıs müzakerelerindeki kurumsal varlığının, çıkmazdan çıkış yolu için anahtar olduğu genel bir kanıdır. Kıbrıs sorununda bir Avrupa koordinatörü atanmasının, Kıbrıs sorununun garantiler, güvenlik ve mal-mülk konusu gibi özlü konuları içine alacak görüşmelere kararlı bir şekilde yardımcı olacağı genel bir görüştür. Herkes AB'nin bu rolünü bilirken, pratikte bu konuda bir şeylerin yapıldığı görülmemektedir. Bizim, gerek aramızda gerekse kamuoyu önünde bunun olamayacağını, çünkü Türkiye'nin buna karşı çıktığını söylememiz gerçekten saçmadır. Avrupalı uzmanların müzakerelere katılması konusu üyeliğin bir uzantısıdır. Esas mesele, AB'nin bir temsilci atayarak müzakerelere üst düzeyde siyasi açıdan katılmasıdır. Hükümetin bu tezi ileri sürmemesinin yanlış olduğuna inanıyorum. ‘Türkiye buna karşı çıktığı için bunu istemiyoruz' ifadesi ne anlama gelmektedir? Özellikle de bunu Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu söylerse... AB üyeliği ile ilgili büyük mücadelede Türkiye'nin iznini mi aldık? Kıbrıs'ın sürecinin devam etmesi halinde, tepkilerinin ‘sınırsız' olacağıyla bizi tehdit eden Türkiye değil miydi? Hükümetin ileri sürdüğü bu mazeretler geçerli değildir ve onların Avrupai çevreyi anlamadıklarını ortaya koymaktadır. Bu büyük bir ihtimalle AKEL'in Avrupa ile ilgili önyargılarından ya da hükümet cephesinde bazı kişilerin ‘AB müzakerelere ne kadar az müdahil olursa o kadar iyi olur' şeklinde geliştirdikleri çabadan kaynaklanmaktadır. Bu, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, işin aslı Hristofyas hükümetinin, Kleridis hükümetinin miras bıraktığı büyük örneği takip edememesidir. Kıbrıs üyeliğe aday ülke iken, hatta üyelik müzakereleri henüz başlamamışken, AB, 1994-1996 yılına kadar Kıbrıs sorununda gözlemci atamıştı. AB Kıbrıs sorununu sistematik bir şekilde inceleyerek, Avrupa Komisyonuna raporlar sunarak, o zamanki veriler temelinde değerlendirme yapıyordu. AB'yi Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili çetin müzakereler çerçevesinin dışında bırakarak, Kıbrıs'ı haksızlığa uğrattığımıza inanıyorum. Kıbrıs AB üyesidir ve Kıbrıs sorunu Avrupa sorunudur. Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıslıların ve AB'nin çıkarına olacaktır. Bu gerçek, müzakerelere AB temsilcisinin atanmasıyla pratikte de ifade edilebilir. Hepimiz AB'nin, bazı kritik uluslararası sorunlar ya da AB üyesi olmayan ülkeler için temsilci atadığını biliyoruz. Eğer bu Kosova için gerekli olmuşsa, 2003 yılında Üyelik Anlaşmasıyla bütün egemenliğini AB'ye üye yapmayı başaran Kıbrıs Cumhuriyeti için daha çok gereklidir." (Nikos Tornaridis, 26/09)

 

NOT: Bu bülten, 26 Eylül - 05 Ekim 2008 tarihleri arasında Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.


Güncelleme: 19/11/2008 / Hit: 3,099

Copyrights © 2024 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2024 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı