ENGLISH
  Güncelleme: 01/02/2008

2007-12-17 AB Bülteni

2007-12-17 AB Bülteni

Bülten No : 169                                                                                                                                                                      17 Aralık  2007

 

 

DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

 

ABD BASINI:

AP: "AB Liderleri Toplantısında En Öncelikli Konu Kosova'nın Bağımsızlığı Konusunda Bir Arada Hareket Etmek": "Geçmişteki hataları tekrarlamaktan kaçınan Avrupa  Birliği liderleri bugün bir araya gelecekleri bir  toplantıda, Kosova'nın Sırbistan'dan bağımsız olma  girişimiyle -Balkanlar'da yeni şiddet olaylarına mahal  vermeksizin- nasıl başa çıkacakları konusunda bir birlik  oluşturmaya çalışacaklar. Kıbrıs, AB içerisinde Kosova'nın bağımsızlığına  ve Kosova'ya AB güvenlik misyonunun gönderilmesine en  şiddetle karşı çıkan ülke. Kıbrıs, 1970'lerde ikiye ayrılan adayı Türk topluluğu  ile paylaşıyor. Ne Kıbrıs hükümeti ne de uluslararası  toplum, Kıbrıslı Türklerin bağımsızlığını tanıyor. BM Güvenlik Konseyinin bölgenin statüsü ile ilgili  toplantısı 19 Aralık'ta gerçekleşecek. AB liderlerinin  katılacağı bugünkü toplantıda ise Kosova konusunda  herhangi bir karar verilmesi beklenmiyor." (Constant Brand, 14/12)

ALMANYA BASINI:

Süddeutsche Zeitung: "Avrupa'nın Asıl Yapması Gereken Şey": "Avrupalıların, bu yılın sonunda AB'ye tamamen memnuniyet  içinde olmasa da biraz iyimser bakmaları için bazı nedenleri var. Senelerce süren ve AB'yi parçalanmanın eşiğine getiren  iç siyasi tartışmalardan sonra, Birlik içinde yeniden yeterli  ölçüde siyasi mantık hakim. Geçtiğimiz çarşamba günü Avrupa  Temel Haklar Şartı, perşembe günü de AB Reform Anlaşması  imzalandı. Noel'den üç gün önce de, bir zamanlar Demir Perde  arkasında yer alan ülkelerle sınır kontrolleri kalkacak. Sarkozy, ‘Akil Adamlar Komitesi' oluşturulmasını, Türkiye'nin  AB'den uzak tutulmasını haklı kılmak amacıyla istemiştir.  Sarkozy, seçmenlerine Türkiye'nin üyeliğine asla izin  vermeyeceği yönünde söz vermişti. Bunu haklı kılacak bazı  argümanlar tabii ki mevcuttur ve bu isteğini gerçekleştirmek  Fransa Cumhurbaşkanı'nın hakkıdır. Ancak bu konuyu bir  komisyona havale ederek çözüme bağlamak istemek, büyük bir  siyasi korkaklıktır. Politikacılar, böyle hareket etmeleri  için seçilmiyorlar. Ancak böylesi bir korkaklık yalnızca Paris'te  görülmüyor. Bunun günümüzde Avrupa genelinde rastlanan  bir olgu olduğu anlaşılıyor. Avrupa'nın, hangi güçlüklerle karşı karşıya olduğunu  bilmek için akil adamlara ihtiyacı yoktur. Avrupa'nın,  yeni fikirler bulmak için emekli devlet adamlarına ya  da üst düzey menajerlere ihtiyacı yoktur. Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu şey, önemli konuları  çalışma gruplarına havale eden politikacılar değil,  bunları bizzat ele alan, bunun için gerekli riskleri  üstlenen ve anlaşmazlıklara katlanabilen politikacılardır.              Dışarıya karşı etkili bir rol oynamak isteyen  Avrupa, kendisini içeride güçlendirmelidir. Yeni Reform  Anlaşması iyidir, hoştur, ancak geleceğini öz güven  içinde kuracak bir Avrupa'nın oluşturulmasını pek mümkün  kılmayacaktır. AB, Reform Antlaşması aracılığıyla teknik  açıdan daha iyi bir hal almış olmasına rağmen, siyasi  açıdan perişan olan durumunu devam ettirmektedir."  (Martin Winter, 14/12)

Junge Welt: "Kulübe Üyelik Şimdilik Yok": "AB Dışişleri Bakanları toplantısında gündeme  gelen, cuma günü de devlet ve hükümet başkanlarının  Brüksel'de onayladığı sonuç bildirgesi, Türk hükümetinde  soğuk duş etkisi yaptı. Çünkü belgede ilk kez Türkiye  ile ilgili olarak, ‘katılım' ya da ‘üyelik' kavramları  yer almıyor. AB üyeliğini gündeminin en üst sırasına alan Türk  basınında, Erdoğan hükümetine ‘sert bir redden' söz  ediliyor bile. Türkiye Başbakanı ve Dışişleri Bakanı bu  nedenle de, AB sonuç bildirgesinin Türk kamuoyunda  yarattığı öfkeyi mümkün olduğunca yatıştırmak için büyük  çaba sarf ediyor. Gerçi Erdoğan ‘şık olmayan bir açıklamadan'  ve ‘üyelik' kavramının silinmesine vesile olan Fransa  Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin "iki yüzlülüğünden" söz  etti ama yine de ‘ihtiyatlı' olunması çağrısında bulundu. Toplum  içerisinde üyelik coşkusu çoktan en düşük seviyeye indi  bile, çoğu yerde Brüksel'den gelen direktifler, ‘milli  onurun aşağılanması' olarak nitelendiriliyor.  Sarkozy-Merkel ikilisinin şimdilerde Türkiye'nin üyelik  perspektifinin daha da solması için çabalaması, her geçen  gün biraz daha üstün hale gelen Türk milliyetçilerin  ekmeğine yağ sürüyor. Kemalist muhalif kesim boşuna, AB'ye  Türkiye'nin sabrının sınırlarının gösterilmesi gerektiği  ve AB masasındaki ekmek kırıntıları için yalvarmaktan  vazgeçilmesi gerektiği çağrısında bulunmadı."  (Nico Sandfuchs, 15/12)

Focus: "Söder, Türkiye ile AB Müzakerelerin Kesilmesini Talep Ediyor": "Bavyera Avrupa Bakanı Marcus Söder'e göre yapılacak en iyi şey, ‘hiçbir şey  getirmediği için, katılım müzakerelerini kesmek' olurdu. Söder,  öngörülen ayrıcalıklı ortaklık yerine de, AB ile Türkiye  arasında yeni bir "dostluk ve komşuluk anlaşması" yapılabileceğini düşünüyor. AB'nin Türkiye İlerleme Raporu'nun ‘fiilen bir gerileme  raporu' olduğunu kaydeden CSU'lu politikacı ‘Türkiye ile  ilişkilerde yeni bir başlangıca ihtiyacımız var' diye konuştu.   ‘AB üyeliği projesinin geleceği yok. Çünkü bu sadece AB'yi  finansal açıdan iflasa sürüklemekle kalmaz, bu durumda AB'nin  tarım harcamalarının tamamı Türkiye'ye akacaktır' diyen Söder,  İnsan hakları konusunda da Türk devletinin Avrupa standartlarından  hâlâ çok uzak olduğunu ifade etti."  (15/12)

PR.Inside: "Merkel: Akil Adamlar Komitesi Türkiye Müzakerelerini Etkilemeyecek": "Bu, Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy için bir  yenilgiydi. Şansölye Angela Merkel cuma günü Brüksel'de  yaptığı açıklamada, AB zirvesinde kararlaştırılan ‘Akil  Adamlar Komitesi'nin ‘şimdilik Türkiye'nin AB üyeliğine  ilişkin olarak sürdürülen müzakereleri etkilemeyeceğini'  söyledi. Zira, İspanya eski Başbakanı Felipe Gonzales  başkanlığında çalışacak olan Düşünce Grubu'nun görevleri  arasında AB'nin genişlemesi yer almıyor. Halbuki Sarkozy,  Akil Adamlar Komitesinin kurulmasını, sırf Türkiye'nin  olası AB üyeliğine ilişkin tartışmayı yeniden başlatmak  amacıyla önermişti. Fransa Cumhurbaşkanı buna rağmen, önerisinin uygulamaya  konulmasından memnunmuş gibiydi. Komite, ‘Avrupa için ve  Avrupa'ya bir yön bulmak için bir vizyon' hazırlayacak diyen  Sarkozy, ‘Avrupa hayalinin herkes için aynı şey olup  olmadığını göreceğiz' diye ekleyerek, AB'nin gelecekteki  sınırlarının Düşünce Grubu'nda tartışılmasını pekala mümkün  gördüğünü ima etti. Gerçekten de grubun görevi, neredeyse her konu hakkında  görüş bildirecek şekilde belirlenmiş. Ancak grubun özellikle  2020-2030 yılları arasındaki üstesinden gelinmesi gereken  zorluklar hakkında fikir üretmesi vurgulanıyor, ki o zamana  kadar Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili karar çoktan verilmiş  olacak. Merkel, Akil Adamlar Komitesinin misyonunun, ‘şimdi  verilecek olan kararları daha da zorlaştıracak olmamasından'  oldukça rahatlamış görünüyor. Gerçi Merkel, CDU Genel  Başkanı olarak Türkiye'nin AB üyeliğini tıpkı Sarkozy gibi  reddediyor, ancak Hükümet Başkanı olarak, selefi Gerhard  Schröder'in de katkısıyla alınan, Ankara ile müzakerelerin  başlatılması yönündeki AB kararına bağlı kalmaya yükümlü."  (15/12)

AVUSTURYA BASINI:

Die Presse: "Erdoğan, Sarkozy'yi İkiyüzlülükle Suçluyor": "Türkiye'nin AB'ye katılımına Fransa'nın engel olmasına  izin verilmeyecektir. Başbakan Erdoğan, Fransa'nın girişimi  üzerine, 'katılım' ve ‘üyelik' sözcüklerinin AB belgesinden  çıkarılmasını şiddetle eleştirdi. Erdoğan, Sarkozy'yi ikiyüzlülükle suçluyor. Erdoğan,  Sarkozy ile yaptığı şahsi görüşmelerde, onun müzakereleri  torpillemeyeceği izlenimine kapıldığını belirtiyor. Ancak  Sarkozy seçim kampanyasında Türkiye'nin katılımını  engelleyeceğini vadetmişti. AB diplomatları, yakında Türkiye ile müzakerelerin  iki yeni başlığının açılışı yapılacağından, Fransızların  ‘katılım' sözcüğünü çıkararak, Sarkozy'nin itibarını  korumak istediklerini düşünüyor.            AB ülkeleri Ankara'dan siyasi reformlar konusunda  ‘açıkça daha fazla çaba harcamasını' istiyorlar. Öncelikle  de yolsuzlukla mücadelede, kadın, çocuk ve azınlık haklarında  ve ordunun kontrolünde. Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan, ‘Biz bütün  yükümlülükleri yerine getiriyoruz' diyor ve Türkiye'nin  üye ülkelerin iç politikalarında sürdürdükleri tartışmalara  aldırmaksızın rotasında ilerlemeye devam edeceğini, ancak  imtiyazlı bir ortaklığın bir seçenek olamayacağını belirtiyor.  Fransa'nın yanı sıra, Türkiye'nin katılımına ısrarla karşı  çıkan ülkelerden biri olan Avusturya da bu seçenekten yana  çıkıyor. İngiltere, İsveç, İtalya ve İspanya ise Türkiye'yi  destekliyor."  (14/12)

Wiener Zeitung: "Genişleme Zirve Konusu Değil": "Genişleme, 1991'den bu yana ilk kez AB zirvesinde  hiçbir rol oynamayacak. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas  Sarkozy devlet ve hükümet başkanları zirvesini ‘yoğun  tartışmalardan' uzak tutmak için bunu kabul ettirdi.  Salı günü yapılması planlanan  katılım konferansı da yine Paris'in baskısı sonucu  yalnız ‘hükümet konferansı' olarak adlandırılacak. Ankara da büyük düş kırıklığına  uğradı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sarkozy'nin  ‘ikiyüzlü' olduğunu, doğrudan görüşmelerde bir şey  söyleyip Türklerin arkasından tamamen farklı bir  ifade kullandığını belirtti. Erdoğan ayrıca, Türkiye  ile müzakerelere başlama kararının çoktan alınmış  olduğuna da işaret etti. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Fransa'nın  tutumunu, ‘gerileme' olarak değerlendirdi. Avusturyalı  meslektaşı Ursula Plassnik ise, kendi çizgisinin  doğrulandığı görüşünde. Plassnik, Avusturya'nın ucu  açık müzakereler ve Türkiye'nin üzerine göre biçilmiş  bir ortaklığa öncelik veren net pozisyonunun ‘destek'  aldığını belirtti. Buna karşın AB Genişleme Komiseri Olli Rehn katılım  sürecinin devam ettiğini vurguladı. Türkiye ve Hırvatistan  ile önümüzdeki hafta ikişer başlığın açılışı yapılacak.  Hatta AB Dışişleri Bakanları Zagreb'in AB üyeliğinin elle  tutulacak kadar yakın olduğunu doğruladılar. " (Wolfgang Tucek, 14/12)

Die Presse: "AB Zirvesi: Kosova ve Türkiye Engel Çıkaran Konular": Türkiye  ile ilgili bölümünün çevirisi şöyledir: "AB Antlaşmasının ardından: Devlet ve hükümet başkanları  bugün kriz bölgesi ve AB'nin bundan sonraki genişlemeleri  konularında müşterek bir çizgi bulmaya çalışacak. Türkiye  tartışma konusu, iklimin korunması 2008 yılında yerine  getirilmesi gereken bir görev. Fransa'nın ısrarı üzerine ‘katılım' sözcüğü AB zirvesi  belgelerinden çıkarıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas  Sarkozy'nin ayrıca, Türkiye ile katılım anlaşması yerine  ‘imtiyazlı bir ortaklık' yapılmasına ilişkin bir öneri  getirmesi bekleniyor. Bu Avusturya'nın da tercihi. Buna  karşın İngiltere'nin, Türkiye ile sonunda gerçekten, AB'ye  katılım şansı bulunacak müzakerelere devam edilmesini  isteyeceği tahmin ediliyor. " (Regina Pöll, 14/12)

AZERBAYCAN BASINI:

Gün Seher: "Türkiye, Yine AB'nin Dışında Kaldı": "AB Anayasası'nın yerine geçecek yeni anlaşmanın  imzalanmasının ardından, AB liderleri, Brüksel'de bir  sonuç bildirgesi imzaladılar. Bildirgede, Türkiye'nin  üyeliğini çağrıştırdığı gerekçesiyle ‘katılım' ve ‘üyelik' ifadeleri bulunmuyor. Dışişleri  Bakanları Toplantısında, genişlemeye ilişkin karardan  Fransa'nın ısrarıyla ‘katılım' ifadesi çıkarılmıştı. Aynı  zamanda Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili madde de belgede  yer almamıştı. Türkiye yönetimi, AB liderlerinin, Brüksel'deki  toplantıda, sözkonusu kararı tekrar gözden geçireceklerine  inanıyordu. Ancak liderler, Dışişleri Bakanlarının kabul  ettiği kararı müzakere etmeyerek, ‘katılım' ve ‘üyelik'  ifadelerinin çıkarılmasını kabul ettiler. Bu yüzden,  Türkiye'nin AB üyeliği konusu yine yarım kaldı. " (15/12)

BELÇİKA BASINI:

La Libre Belgique: "Ankara, Avrupalıları Oyunun Kurallarını Değiştirmekle Suçluyor": "'Üzücü' bir yaklaşım, ‘şık olmayan' bir siyasi tutum...  Recep Tayyip Erdoğan, 2005 yılından bu yana AB ile üyelik  müzakerelerini sürdürüyor olmasına rağmen, Türkiye'yi saf dışı  bırakmak için elinden geleni yapan ‘Fransa'nın bu tutumunun  ülkenin bir özelliği haline dönüşmesinden' duyduğu üzüntüyü  saklamadı. ‘Maç sırasında oyun kurallarının değiştirilemeyeceğini'  hatırlatan Erdoğan, ‘Türkiye sadece bir aday ülke değil,  üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkedir' dedi. Erdoğan ayrıca ‘ikili görüşmelerinde başka, arkasını  döndüğünde başka' konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas  Sarkozy'nin ikiyüzlülüğünü eleştirmekten de geri kalmadı. Bugün Brüksel'de yapılacak zirvenin sonuç bildirgesi  taslağından ‘üyelik' kelimesinin çıkarılmış olmasının Türkiye  üzerinde soğuk duş etkisi yaptığını da belirtmek gerekir. Bu  kelimenin kaldırılmasını pazartesi günü Brüksel'de Bernard  Kouchner istemişti. Anamuhalefet partisi CHP bile perşembe günü  TBMM'de yaptığı bir basın toplantısı sırasında endişelerini  açıklama gereği duydu. ‘Hiç kimse (bu girişime) karşı çıkmadı,  oysa birinin (Fransız talebine) karşı çıkması yeterli olurdu'  diyen CHP genel başkan yardımcılarından Şükrü Elekdağ, ‘AB  bu kez açık bir şekilde geri adım attı' dedi. Türkiye Dışişleri Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Ali Babacan,  AB dışişleri bakanlarının metni kesinleştiği zaman birçok  meslektaşını ve genişlemeden sorumlu Komisyon Üyesi Rehn'i  arayarak durumu eleştirdi ve Türkiye'yi üyeliğe götürecek  müzakerelere başlama kararını üye ülkelerin oybirliği ile  aldıklarını hatırlattı." (Jérome Bastion,  14/12)

FRANSA BASINI:

AFP: "Ermeniler, Türkiye'nin AB'ye Muhtemel Üyeliğini Protesto Etti": "Türkiye'nin AB üyeliğinden önce Ermeni soykırımını  tanımasını talep eden yüzlerce Avrupalı Ermeni, Brüksel'de  protesto gösterisi yaptı. Ermeni Taşnak Partisi Avrupa Başkanı Murat Papazyan,  ‘AB, Türkiye ile üyelik müzakerelerinde daha zorlayıcı  olmalıdır. Biz Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı değiliz.  Biz Kıbrıs'tan çıkmayı reddeden, Kıbrıs'ı tanımayan, Ermeni  soykırımını tanımayan ve Kürtlerin haklarını tanımayan bir  Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşıyız. Yahudi Soykırımını  tanımayan bir Almanya'nın Avrupa Ekonomik Topluluğu'na  üyeliği kabul edilebilir miydi?' şeklinde konuştu. AB zirvesi çerçevesinde düzenlenen bir basın toplantısında  Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering, ‘Hitler ya da  Stalin'in işlediği suçlarla Ermenilere karşı işlenen suçları  kıyaslamak istemiyorum, ancak Türkiye'nin şu veya bu şekilde  Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşananları kabul etmesi gerekir'  dedi."  (14/12)

AFP: "Türkiye... Ankara, Engellere Rağmen AB'ye Üyelik Çabalarını Sürdürecek": "Türk Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan, Ankara'nın tam üyelik projesinden açıkça  bahsetmeyen bir AB metninin onaylanmasının ardından bugün  yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmak  için çabalarını sürdüreceğini belirtti. Erdoğan, 27'lerin Brüksel'deki zirvesinin ertesinde  televizyonda yayımlanan mesajında, ‘Üyelik sürecimiz  açısından endişem yok ve bu metni fazla dikkate almıyorum.  'Üyelik' terimi metinden çıkarıldı, ancak 'müzakere' terimi  kaldı. Müzakerelerin amacı nedir? Üyeliktir. Kararlıyız ve  önceki gibi yolumuza devam edeceğiz' dedi."  (14/12)

İNGİLTERE BASINI:

Reuters: "AB 'Akil Adamlar' Grubunun Yeni Başkanı Türkiye Konusunda Şüpheli": "AB liderleri bugün, 27 üyeli blokun uzun vadede  geleceği üzerine çalışacak ‘fikir grubu'na başkanlık  etmesi için eski İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez'i  görevlendirdi. Komite, ağustosta AB'nin nihai sınırları üzerine  düşünmek için ‘akil adamlar' grubunu kurması çağrısında  bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin  fikriydi. Sarkozy, Türkiye'nin üyeliğine şiddetle  karşı çıkıyor. Sarkozy bugün, grubun özellikle Türkiye'yi değil,  AB'nin sınırları meselesini görüşeceğini söyledi. Ancak Sarkozy, 1982'den 1996'ya kadar İspanya'yı  yöneten sosyalist lider Gonzalez'den yana tercih  kullanarak dikkat çekmeden bir sayı öne geçmiş oldu. İspanyol gazeteleri eski Başbakan'ın Mayıs 2004'te  Barcelona'daki Kültürlerin Evrensel Forumu'nda, toplumsal  ve kültürel farklılıklardan ötürü ‘Türkiye sınırında  durması gereken genişlemenin sınırları olduğunu'  söylediğini aktardılar. Bu yorumlar hakkındaki soruya cevap olarak  Gonzalez'in sözcüsü Joaquin Tagar Reuters'e Madrid'de  bugün, ‘Sadece teorik bir fikri öne sürüyordu, mesele  konusunda kesin bir tavır almıyordu. Sadece Avrupa ile  Türk kültürü arasındaki farka dikkat çekiyordu' dedi. Gonzalez'in Türkiye konusunda şimdiki fikrinin ne  olduğunu söylemesi için bastırıldığında ise Tagar şunları  söyledi: ‘Son zamanlarda söylediği şey, şayet AB Türkiye'ye  bir söz verdiyse bunu tutması gerektiğidir.' Türkiye'nin, Birliğin mi yoksa 2020-2030'da daha  geniş bölgenin mi bir parçası olacağı konusundaki  formüller kasıtlı olarak açık bırakılıyor. Fransız bir diplomat, ‘AB bölgesi sorununu ortaya  atmadan Avrupa projesi hakkında konuşamayız' dedi. Ayrıca enerji, iklim değişikliği ve yargı meseleleri  gibi konulara da bakacak olan Komite, bulgularını Haziran  2010'da AB liderlerine sunacak."  (Darren Williams  ve William Schomberg, 14/12)

Reuters: "Türkiye: 'Müzakere Süreci Geri Döndürülemez Niteliktedir'": "Türkiye Dışişleri  Bakanlığı tarafından dün, Fransa'nın, AB belgesinden  ‘katılım' ve ‘üyelik' ifadelerini sildirmesine cevaben  yapılan açıklamada, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinin  ‘geri döndürülemez' nitelikte olduğu bildirildi.  Bakanlığın dün gece yayımlanan sert ifadeli  açıklamasında, ‘Türkiye'nin tam üyelik hedefine ve  katılım müzakereleri sürecine atıfların doğrudan yapılmamış  olması sürecin devam ettiği gerçeğini değiştirmemektedir.  Türkiye tam üyelik hedefi doğrultusunda müzakere sürecine  devam etmektedir. Bu süreç doğası itibariyle geriye  döndürülemez niteliktedir' denildi. Açıklamada, AB'deki pekçok ülkenin Ankara'nın üyelik  girişimine destek verdiği kaydedilirken, bu ülkelerden  sürece zarar verecek girişimler karşısında sıkı bir tutum  takınmaları istendi. Fransa'nın adının açıkça zikredilmediği açıklamada,  ‘Türkiye'nin AB üyeliği konusunun tek bir ülkenin takdirine bırakılmayacağını düşünmekteyiz' denildi.  Diplomatlar, dün dışişleri bakanlığında yapılan  görüşmeler sırasında Türkiye'nin hoşnutsuzluğunun Fransa  Büyükelçisine bizzat iletildiğini söylediler. " (15/12)

İSPANYA BASINI:

El Pais: "Gonzalez, Genişlemenin Sınırlarını Tanımlamak Zorunda": "Lizbon Sözleşmesinin imzalanmasından bir gün sonra AB,  İspanya eski Devlet Başkanı Felipe Gonzalez'i, iktisadi  başarı ve sosyal sorumluluğu içeren Avrupa sosyal modelini  güçlendirmekle görevlendirdi. İspanya Hükümet Başkanı Jose Luis Rodriguez Zapatero,  bu grubun AB'nin genişlemesi ve sınırlarıyla ilgileneceğini  belirtti. Sarkozy, Akil Adamlar Komitesi'nin ‘sınırları ve yeni  genişlemenin sonuçlarını da kapsayan yeni Avrupa rüyasını  düşünmek zorunda olduğunu' ifade etti. Bu, 2005 yılından  itibaren katılım müzakerelerini yürüten Türkiye'nin AB'ye  girişine olan muhalifliğini açıkça ortaya koymak için net  bir mesaj anlamında. Türkiye'nin girişini destekleyen  İngiltere, Gonzalez'in atanmasını memnuniyetle karşıladı  ve önümüzdeki hafta iki yeni başlığın açılacağı durumuna  işaretle, katılım sürecinin ilerlemekte olduğunu belirtti." (Andreu Misse/Ana Carbajosa, 15/12)

İSVİÇRE BASINI:

Basler Zeitung: "Fren Manevrası Yüzünden Türklerin Canı Sıkkın": "AB zirvesi hazırlığında Türkiye konusundaki ‘üyelik  müzakereleri' sözcüğünün Fransa'nın bastırmasıyla "müzakereler"  sözcüğüyle değiştirilmiş olması, Türkiye'de burukluk yarattı.  Başbakan Erdoğan, Fransa  Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'e yönelik olarak Türkiye'nin  artık basit bir AB adayı olmadığını, müzakere eden bir ülke  olduğunu söyledi. Milliyet gazetesi, üyelik müzakerelerinin gecikmesi  nedeniyle Türk halkının sabrını ve AB heyecanını giderek  kaybettiğini yazdı. Doğrusu, müzakerelerin inişli çıkışlı  gitmesi Türkiye'nin de suçu. Brüksel'e verdiği sözleri  -‘Türklüğe hakaret' konusundaki 301. Maddenin değiştirilmesi  ve Kıbrıs Cumhuriyetine ulaşım yollarının açılması- şimdiye  kadar hayata geçirmedi."  (Jan Keetman, 14/12)

KATAR BASINI:

El Şark: "Erdoğan: Fransa, Türkiye'nin AB Üyeliğini  Engelleyemez": "Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'nın  AB Dışişleri Bakanları toplantısının sonuç bildirgesinde ‘katılım' kelimesini sildirmeyi başarmasına rağmen,  Türkiye'nin AB'ye girmek için harcadığı çabaları  durduramayacağını açıkladı.  Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Türkiye'nin  AB üyeliğine karşı çıkıyor. Erdoğan, ‘Fransa, yanındaki  birkaç ülkeyle 'Bu işi ben götürebilirim' kanaatindeyse,  götüremez. Çünkü, Türkiye olarak biz, AB yolundaki  kararlılığımızı sürdürüyoruz ve bundan sonra da  sürdüreceğiz' dedi.  Başkent Ankara'da TÜSİAD'ın resepsiyonuna katılan  Erdoğan, ‘İkili görüşmelerimizde Sayın Sarkozy bize karşı  farklı, sırtımızı döndüğümüz zaman farklı yaklaşımlarda. Bu yaklaşımlar şık değil' dedi. Sarkozy'nin tam üyelik yerine ‘imtiyazlı ortaklık'  için harcadığı çabalara işaret eden Erdoğan, ‘Bir futbol  maçı içerisinde oyun oynanırken yeni kurallar konulamaz'  dedi. Erdoğan, Türkiye'nin, AB ile münasebetlerinde her  şeyden önce dünyadaki 1.5 milyarlık İslam dünyasının  adeta oradaki temsilcisi konumunda olduğunu söylüyor. " (14/12)

KIBRIS RUM BASINI:

Fileleftheros: "Bakoyanni Şubat'tan Sonra Hareketlilik Öngörüyor": "Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Kıbrıs'ta  şubat ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin ardından  Kıbrıs sorununda hareketlilik olacağını öngörüyor. Bakoyanni, ‘Türkiye'nin AB'ye üyeliğini desteklediğini'  söylediği Yunanistan'ın ‘Demokratik açıdan gelişmiş bir  Türkiye arzu ettiğini ve Türkiye'ye verilecek mesajın,  'katılım kriterlerini tamamlaması halinde AB'ye tam üye  olabileceği' şeklinde olması gerektiğini' belirtti. Bakoyanni, Türkiye'nin şu anda AB kriterlerini  tamamlamaktan çok uzak olduğunu, bunun en başlıca  göstergesinin, ‘AB üyesi bir ülkeyi tanımaması'  olduğunu da söyledi. " (14/12)

MISIR BASINI:

El Ahram: "Erdoğan, Parlamentolarına PKK Temsilcilerini Çağıran AB Ülkelerini Eleştiriyor": "Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, parlamentolarında  PKK temsilcilerine toplantıya katılma imkanı tanıyan AB  ülkelerine sert eleştiriler yönelterek, bu ülkelerin PKK  unsurlarına destek vermesinin nedenlerini anlamakta zorlandığını  söyledi.  Erdoğan, İstanbul'da Türk ve İtalyan basın mensuplarının  katılımıyla düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, AB ülkelerinin  bir yandan PKK'yı terörist bir örgüt saydığını, bir yandan da  onun temsilcilerini parlamentolarına davet ettiğini belirterek,  verilen bu desteğin global düzeyde terörle mücadele çabalarını engellediğini kaydetti. Erdoğan, parlamentoda partisinin bulunduğu 339  milletvekilinden 70'nın ve kabinde 24 bakandan beşinin Kürt  kökenli olduğunu belirterek, Türk vatandaşlarının tümünün  azınlıklar dahil Türkiye Cumhuriyet bayrağı altında eşit  olduğunu söyledi. " (Usame Abdülaziz, 16/12)

El Akhbar: "Erdoğan: Fransa Türkiye'nin AB Üyeliğinin Önünü Kesemez": "Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'nın,  AB'nin müzakerelere ilişkin bildirisinden katılım ifadesinin çıkarılmasında başarılı olmasına rağmen, Türkiye'nin üyelik  sürecinin önünü kesemeyeceğini açıkladı. Erdoğan, AB'nin maçın ortasında oyunun kurallarını değiştiremeyeceğini belirterek, Sarkozy'nın tam üyelik yerine  imtiyazlı ortaklığı kabul etmesi yönünde Türkiye caydırma  gayretlerinin sonuçsuz kalacağına işaret etti."  (14/12)

 

NOT: Bu bülten, 14-16  Aralık  2007 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve  yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.


Güncelleme: 01/02/2008 / Hit: 4,884

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı