- ANA SAYFAGiriş Noktanız
- BAŞKANLIKKurumsal Yapı
- BİR BAKIŞTA ABAB Yapısı ve İşleyişi
- AB İLE İLİŞKİLERTürkiye-Avrupa Birliği İlişkileri
- Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi
- Temel Belgeler
- Anlaşmalar
- Protokoller
- Katılım Ortaklığı Belgeleri
- Ulusal Programlar
- Avrupa Komisyonu Tarafından Hazırlanan Türkiye Raporları
- Genişleme Strateji Belgeleri
- AB'ye Katılım için Ulusal Eylem Planı (2016-2019)
- AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı (2021-2023)
- Ortaklık Konseyi Kararları
- Türkiye-AB Zirvelerine İlişkin Belgeler
- Kurumsal Yapı
- Gümrük Birliği
- Türkiye- AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantıları
- VERİKaynaklar
- MEDYAHaber / Duyuru
- İLETİŞİMBize Ulaşın
MEDYA / Basında AB / Dış Basın / 2008 / Ocak / 2008-01-23 AB Bülteni
- 2008-01-31 Haftalık AB - Türkiye Haberleri
- 2008-01-31 AB Bülteni
- 2008-01-30 AB Bülteni
- 2008-01-29 AB Bülteni
- 2008-01-28 AB Bülteni
- 2008-01-25 AB Bülteni
- 2008-01-24 Haftalık AB - Türkiye Haberleri
- 2008-01-24 AB Bülteni
- 2008-01-23 AB Bülteni
- 2008-01-22 AB Bülteni
- 2008-01-21 AB Bülteni
- 2008-01-18 AB Bülteni
- 2008-01-17 AB Bülteni
- 2008-01-17 Haftalık AB - Türkiye Haberleri
- 2008-01-16 AB Bülteni
- 2008-01-14 AB Bülteni
- 2008-01-10 AB Bülteni
- 2008-01-11 AB Bülteni
- 2008-01-03 Haftalık AB - Türkiye Haberleri
2008-01-23 AB Bülteni
2008-01-23 AB Bülteni
Bülten No : 011 23 Ocak 2008
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
ALMANYA BASINI:
Frankfurter Allgemeine Zeitung: "Sadece Karadeniz'e Kıyısı Olan Ülkeler Değil": "Karadeniz Ekonomik İşbirliği Asamblesi 2007 yılının yazında 13 ülkenin katılımıyla İstanbul'da yapıldığında bu olaydan katılan ülkelerin dışında pek kimse haberdar olmadı. Aslında Avrupa'nın ortasında yer alan Karadeniz bölgesi ve civarı bir bütün olarak pek dikkate alınmıyor. Halbuki Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler tek başlarına sık sık gündeme geliyorlar. Söz gelimi Rusya, Ukrayna, Türkiye veya son olarak Gürcistan. (...) AB, Almanya'nın 2007 yılındaki Dönem Başkanlığında Karadeniz bölgesi için bir strateji oluşturma girişimlerine başlamıştı. Karadeniz ve civarı özellikle petrol ve gaz nakli konularında AB için önem taşıyor. (...) AB, Karadeniz Bölgesiyle ilgili olarak oluşturduğu "Komşuluk stratejisi" kapsamında Güney Kafkasya ülkeleri olan Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan ile aksiyon planları imzaladı. AB'nin özel temsilcisi Peter Semneby, bu ülkelerin AB'ye yakınlaşmaları için gelişimlerinin ve ilerlemelerinin önemli olduğunu kaydediyor. (Reinhard Veser, 22/01)
Frankfurter Rundschau: "Karamanlis Hafif Bir Çantayla Geliyor": "Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis resmi ziyaret için Türkiye'ye geliyor ve bu, bir Yunanistan Başbakanının 49 yıldan bu yana gerçekleştirdiği ilk ziyaret olacak. (...) İki ülke arasındaki ilişkiler geçen yıllarda belirgin bir şekilde iyileşmiş olsa da Kostas Karamanlis tüm bunları dikkate alarak, coşkulu ifadeler kullanmaktan kaçınacaktır. İyileşme ise özellikle, Yunanistan'ın ilişkilerin daha da normalleşmesi umuduyla desteklediği Türklerin AB üyeliğine aday olmasının bir sonucudur. Atina ve Ankara bu arada, öncelikle ekonomik alanda, bir dizi ikili işbirliği anlaşması imzalamış bulunuyor. İki ülke arasındaki ticaret ve karşılıklı yatırımlar düzenli olarak artıyor, iş adamları sürekli temas halindeler... (...) Ege'deki sınırlar ve ekonomik bölgeler gibi asıl anlaşmazlık konuları ise hala çözüme kavuşturulmuş değil. Türk hükümeti de taviz vermeye pek hazır gözükmüyor. Ankara, Yunanistan'ın Ege ihtilafının Lahey'deki Adalet Divanına taşınması teklifine şimdiye dek yanaşmadı. AB ve ABD'nin Ankara'ya, Patrikhanenin hukuki statüsünün güvence edilmesi ve Ortodoks Hristiyanların din adamı yetiştirmelerine olanak sağlanması yönündeki yoğun baskılarına rağmen, İstanbul'daki Ortodoks Patrikhanesinin geleceği konusunda da bir gelişme yok. Karamanlis'in buzları kırmayı başarabilmesi beklenmiyor. Ankara'daki AB diplomatları, Erdoğan'ın halihazırda başka siyasi öncelikleri olduğu görüşündeler. (...)Yunanistan ve Kıbrıs ile mevcut ikili anlaşmazlıklar konusunda taviz verilmesi için AB tarafından yapılan baskı da Ankara'da, artık bir-iki yıl öncesinde olduğu kadar güçlü algılanmıyor. Katılım müzakereleri, çözüme kavuşmayan Kıbrıs meselesi yüzünden zaten yavaş ilerliyor ve Ankara'da, üyeliğin daha çok uzakta olduğu görüşü kendini kabul ettirmeye başlıyor." (Gerd Höhler, 22/01)
Der Tagesspiegel: "Diplomatik Hüner": "Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'in Türkiye'nin başkenti Ankara'ya yapacağı resmi ziyarette, siyasi açıdan tüm ayrıntılara büyük önem verilecek. (...) Türkiye'nin AB adaylığında Yunanistan'ın desteğine ihtiyacı var ve 11 milyonluk nüfusuyla Yunanistan da kendisinden yedi kat büyük olan komşuyla, öncelikle masraflı bir silahlanma yarışından kaçınmak amacıyla istikrarlı bir ilişki istiyor." (Thomas Seibert, 22/01)
AZERBAYCAN BASINI:
525. Gazete: "Avrupa Parlamentosu, BTK'ya Karşı Çıktı": "Avrupa Parlamentosu, Güney Kafkasya ile ilgili bir tasarıyı kabul etti. Rusya'nın Novosti Ajansının yaptığı habere göre, Dağlık Karabağ ihtilafına büyük yer verildiği ‘AB'nin Güney Kafkasya ile İlgili Daha Etkili Politikası; Vaatlerden Harekete' isimli belgede, bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimine yardımda bulunması için Karabağ sorununun çözümlenmesinin çok önemli olduğu bildiriliyor. Ayrıca, toprak bütünlüğü konusu ile kendi kaderini belirleme prensipleri arasındaki çelişkilerin, Güney Kafkasya'daki ihtilafların çözümünün gecikmesine neden olduğu ve bu ihtilafların ancak barış yoluyla çözümlenebileceği kaydediliyor. Tasarıyı hazırlayanlar, aynı zamanda Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattının Ermenistan'dan geçmesi teklifinde de bulunuyorlar. Avrupa Parlamentosu, söz konusu belgeyle Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğine karşı çıktığını gösteriyor: ‘Güney Kafkasya ve Türkiye, bölgesel entegrasyon politikası yürütmeli. AB'nin Yeni Komşuluk Politikasının prensiplerine uygun olmayan ve hiçbir perspektifi olmayan enerji ve ulaştırma projelerinden vazgeçmeli.' Tasarıda, Türkiye hükümetinin, komşularıyla sorunlarını çözmek için uluslararası hukuk normlarına uygun olarak yoğun bir çaba göstermesi gerektiği belirtiliyor. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ile Avrupa Komisyonuna, Ermenistan ve Türkiye hükümetleriyle birlikte, sınırların açılmasıyla ilgili oluşacak sorunları çözümleme çağrısında bulundu." (Elnur, 22/01)
FRANSA BASINI:
AFP: "Karamanlis Yarın Ankara'da": "Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis resmi bir ziyaret için yarın Türkiye'nin başkenti Ankara'ya gelecek. İki ülke arasındaki ilişkilerde gerginlik yaşandığı bir dönemde bu, bir Yunanistan başbakanının 50 yıldan bu yana Türkiye'ye düzenlediği ilk resmi ziyaret olacak.(...) Karamanlis'in ziyaretinin yaklaştığı bir dönemde iki ülke birbirini, Ege Denizi'ndeki egemenlik konusunda kışkırtmakla suçluyor. Ankara, Yunanistan'ın karasularını Ocak ayı başından bu yana 28 defa ihlal ettiğini ileri sürüyor. Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'de yaşayan azınlıklar ve kaçak göçmenler konularında iki ülke hala bir ilerleme kaydetmiş değil. Avrupa anlayışının Türkiye'yi bu sorunlara çözüm arayışına zorlamadığını belirten Dokos, ‘Atina yönetimi Türkiye'nin AB'ye girmesini en başta savunan ülke konumundaydı. Ancak birçok AB ülkesinin Türkiye'ye karşı olduğunu açıklamasının ardından Ankara, Yunanistan ile sorunlarını çözme eğilimini kaybetti' dedi." (Raphael Hermano, 22/01)
İRAN BASINI:
İrna: "Karamanlis'in Ankara Ziyareti Öncesi Türkiye-Yunanistan İlişkilerine Bir Bakış": "Yaklaşık yarım yüzyıldan sonra ilk kez bir Yunan Başbakanı'nın Türkiye'ye resmi ziyareti, iki ülke arasındaki -Kıbrıs meselesi, Balkanlar'a ilişkin sorunlar ve Ege denizinin egemenlik hakları konusundaki anlaşmazlıktan doğan- derin tarihi ihtilafların hararetini koruduğu bir sırada gerçekleşiyor. (...) Ankara'daki uluslararası ilişkiler uzmanları, Karamanlis'in Ankara ziyaretinin, iki ülke ilişkilerindeki mevcut şartlar ve bölgesel gelişmeler açısından büyük öneme sahip olduğu değerlendirmesinde bulunuyorlar. (...) Atina, Türkiye'nin AB'de yer almasının Yunanistan'ın yararına olacağı sonucuna vardı ve bu yüzden Türkiye'nin AB'deki pozisyonunu destekliyor." (22/01)
MISIR BASINI:
El-Ahram: "Yeni Türkiye veya Orta Doğu'nun Japonyası": "(...) Mısır'a ve genel olarak Arap dünyasına açılım, yeni Türkiye'nin dış politikasının önemli dayanaklarından biri oldu. Sözünü ettiğimiz yeni Türkiye, Soğuk Savaş sonrası iç ve dış önceliklerini yeniden düzenleyen Türkiye'dir. Çünkü, Soğuk Savaş dönemlerinden arta kalan yöntem ve sistemlerin o savaş sonrası bir dünyada Türkiye'nin çıkar ve ihtiyaçlarına cevap vermekten aciz kaldığı anlaşılmıştı.(...) Yeni Türkiye'nin dış politika önceliklerini de yeniden düzenleme ihtiyacı vardı. Artık, Türkiye'nin NATO üyeliği, ekonomik küreselleşme çağına ayak uydurması için yetmiyordu. Gerçi, AB'ye katılım bu dönemde Türkiye'nin en önemli ulusal beklentisi oldu. Ancak, Avrupa'da muhafazakâr ve sağcı güçlerin itirazını aşabilmek için Avrupa'nın demokratik ve sol güçlerinin argümanlarını güçlendirmek gerekiyor. Bunun da en kısa yolu, yeni Türkiye'nin AB için ek bir yük değil bir ödül niteliğinde olmasıdır." (Abdelazim Hammad, 22/01)
El Vatan El Arabi: "Türkiye Cumhurbaşkanı İle Sıcak Olaylar Hakkında Söyleşi" :
" (...)
SORU: Kıbrıs sorunu konusunda en son gelişme nedir?
CUMHURBAŞKANI GÜL: Maalesef, Rumların 2004 yılında barış planını reddetmeleri yüzünden büyük bir fırsat heba edildi. Türkiye bu sorunun çözüme kavuşması amacıyla azami çaba gösterdi. Fakat şu ana kadar bu çabalardan bir sonuç alınamadı. Şimdi, Kıbrıs Rum Kesimi'nde seçimler var. Bu seçimlerden sonra BM'nin yeniden rolünü üstlenmesini bekliyoruz.
SORU: Ya Türkiye'nin AB'ye katılımı?
GÜL: Türkiye AB ile katılım müzakerelerine başladı. Bu, şu ana kadar iyi bir şekilde sürüyor. Bu müzakerelerde birçok başlık ve konu açıldı. Bu müzakerelere ilişkin yoğun bir çalışma devam ediyor. Her hafta belirli konularla geçiliyor. Genel olarak devam eden bir ilerleme var. AB üyesi bazı ülkelerin iç politikaları neticesinde bazı tartışmalar olabilir, ancak ilişkiler iyi yönde ilerliyor.
SORU: Türkiye'nin medeniyetler arası diyalog konusunda da önemli bir rolünün olduğunu biliyoruz. Değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz?
GÜL: Bilindiği gibi, Türkiye ile İspanya'nın yürüttüğü ve BM çatısı altında oluşan medeniyetler ittifakı adında bir girişim var. Bu, olumlu ve aktif bir girişim olup doğru yönde ilerlemektedir. Tabii, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Zapatero bu girişimi birlikte üstlenmişlerdir. Başarılı bir şekilde yürütmektedirler.
SORU: Bu sorum bir iç konuyla ilgilidir. Türkiye'nin yeni anayasasını hazırlama çalışmaları hangi noktaya vardı?
GÜL: Türkiye'de 1980 askeri darbesi sonrası oluşturulan bugünkü Anayasa hep tartışma konusu olmuştur. Bu Anayasanın değiştirilmesi gerektiğine ilişkin görüşler sürekli ortaya atılmıştır. Bugün gelinen nokta, Türkiye'nin AB standartlarına uygun yeni bir sivil anayasaya kavuşmasıdır.
(...)
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin Arap ülkeleriyle ilişkilerinin geliştiğini de görüyoruz. Yorumunuz nedir?
GÜL: Türkiye, Arap dünyası ile ilişkilerini sıkılaştırmaya büyük özen gösteriyor. Bu ilişkilerin devamlı gelişmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Çünkü, köklerini tarihten alan Türk-Arap ilişkileri, güçlü ve derin olarak devam edecek ve en iyiye doğru yol alacaktır. Bu gelişmenin bir sonucu olarak, Türkiye ile Arap Ligi arasında Türk-Arap Forumunun temelini atan bir çerçeve anlaşması imzalandı. Bu; Türk-Arap ilişkilerinin çok iyi olduğunu, Türkiye-AB ilişkilerinin de Arap dünyası ve Afrika ile olan ilişkilerinin alternatifi olmadığını gösteriyor. Üstelik, Türkiye'nin AB ile ilişkileri, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, tüm Arap ülkeleri ve İslam dünyası tarafından destek görmektedir." (Magda Maher, 22/01)
RUSYA BASINI:
Novaya Politika: "Yeni Osmanlıcılık İçin Esas Hedef: Kırım": "SSCB'nin dağılması, Türkiye'de, özellikle aynı dine mensup ve etnik açıdan akraba olan bölgelerde eski nüfuzlarını yeniden güçlendirme fırsatı olarak algılandı. Eski Sovyetlerde yer alan bütün Türk Cumhuriyetleri için ‘ağabey' rolünü üstlenmek isteyen Türkiye'nin o dönemdeki hayali, AB'ye girmek değil, ‘Adriyatik'ten Pasifik Okyanusuna kadar ortak bir Türk evi'ni kurmaktı. Söz konusu Pantürkist projenin hayata geçirilmesi amacıyla özel kurumlar oluşturuldu. Bir diğer Türk hayali ise Yeni Osmanlıcılık ismini aldı. Özünde bu kavram, Türkiye'nin eski Osmanlı coğrafyasında, eski nüfuzunu tekrar elde etmesini ifade ediyordu. "Osmanlı ekonomik uzamı"nın oluşturulması fikri ortaya atıldı. Bu da aralarında Türk olmayan devletlerin de yer aldığı, zamanında ihtişamlı Osmanlı sultanlarının hakimiyeti altında bulunmuş ülkelerin birleşmesi için bir temel işlevini görecekti. (...) Sonuç olarak, Türkiye, Sovyet sonrası Türk devletleri ile olan ilişkilerinde salt pragmatizm rejimine geçti, Sovyet sonrası işlere müdahale düzeyini azalttı ve bu eksendeki öncü rolü NATO'daki müttefikleri olan ABD ve AB'ye devretti." (22/01)
YUNANİSTAN BASINI:
Ethnos: "Geçmişe Dönüş": "Ezelden beri Türk-Yunan zirve görüşmeleri, komşuluğu olumsuz yönde etkileyen parametrelere yol açarak ikili ilişkileri etkilemiştir. Karamanlis'in Ankara ziyareti çerçevesinde, İkones dergisi, Türklerin ve Yunanlıların vaatler ve hediye mübadelesinde bulunarak, iki ülke arasında bir yaklaşımın sağlanmasına yönelik çabalarını hatırladı. (...) 1999 yılının Aralık ayında Ecevit, Helsinki'de yapılan AB Zirvesine katıldı. Avrupalılar Türkiye'yi AB üyeliğine aday ülke ilan ettiler. Dönemin Başbakanı Simitis, Türkiye'nin, AB'ye üye olacak aday ülke ilan edilmesinin karşılığında, ikili ilişkilerde bir çözüm bulmak ve Kıbrıs'ın AB üyeliğini kabul etmek yükümlülüğünü üstlendiğini belirtmişti. Ancak Türkiye, Kıbrıs'a ve Yunanistan'a karşı hiçbir taviz vermediği halde Türkiye'nin AB üyelik görüşmeleri başladı. (...)" (Yiannis Papadatos, 22/01)
NOT: Bu bülten, 22 Ocak 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.