ENGLISH
  Güncelleme: 22/05/2008

2008-05-08 AB Bülteni

2008-05-08 AB Bülteni

Bülten No : 46                                                                                                                                                                         8 Mayıs 2008


DIŞ BASINDA

TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

ALMANYA BASINI:
Frankfurter Allgemeine Zeitung:
"Bir Avrupa Commonwealth'i İçin": "Genişleme politikası, Avrupa'nın bölünmüşlüğünün aşılmasına katkıda bulunmuş ve bu kıtada barış ve refahın sağlanmasını teşvik etmiştir. Bu süreç aynı zamanda, AB'yi güçlü ve uluslararası alanda itibar sahibi bir ortak haline getirmiştir. Ancak, genişleme süreci aynı zamanda AB içinde sorunların ortaya çıkmasına da neden olmuştur. Sınırsız bir genişleme politikası, AB'nin farklı gruplara ayrılması riskini içermektedir. Bu nedenle komşu ülkeleri gerekli reformları gerçekleştirmeye özendirmek için tek yolun gerçekten AB üyeliği olup olmadığı sorusunu sormanın zamanı gelmiştir. Avrupa çevresinde barış, demokrasi ve refah ortamı yaratılması için başka modeller mevcut mudur? AB komşuluk politikası bu amaca ulaşmak için yeterli değildir. Dolayısıyla bu ülkelere komşuluk ilişkisinden daha fazlasının, ancak tam üyelikten daha azının sunulacağı bir model oluşturulmalıdır. Bu modele verilecek en uygun ad ‘Avrupa Commonwealth' olacaktır. Bu projeye dahil olan ülkeler, AB ile çok sayıda ortak yönlere sahip olacaklar, ancak egemenlik haklarının devri, ortak AB politikaları ve AB kurumlarına katılım alanlarında AB'ye daha az entegre edileceklerdir. Avrupa Commonwealth'i, örneğin hukuk, ekonomi ve güvenlik alanlarında ortak politikalar oluşturmak suretiyle gerçek bir birliğin sahip olduğu niteliklere kavuşmayı hedefleyebilir. Buna karşılık, Avrupa Commonwealth üyesi ülkelerin Avrupa Para Birliği ve AB karar mekanizmalarına katılmaları ve vatandaşlarının AB serbest dolaşım haklarından yararlanması mümkün olmayacaktır. Bununla birlikte bahse konu projenin cazibesi, komşu ülkelerin büyük bir çoğunluğunu buna katılmaya sevk edecek kadar büyük olabilir. Bu proje ayrıca, AB için çok sayıda avantaj sağlayabilir ve özelikle AB üyeliği için gerekli kriterleri yerine getirecek durumda olmayan ya da bu kriterleri yerine getirmek istemeyen AB adayı ülkelere yönelik yapıcı bir çözüm olabilir." (Andreas-Renatus Hartmann , 07/05)

Deutschlandradio: "Türk Muhalefeti Hükümete Vatan Hainliği Suçlaması Yöneltiyor": "AB temsilcileri -AB Troykası- İstanbul'daki görüşmelerde muhtemelen uzlaşmacı bir tavır üstlenecektir. Çünkü ünlü 301. maddenin reformdan geçirilmesinden sonra AB önceki hafta resmî ağızlardan memnuniyetini gizlemedi. Ayrıca Slovenya Dönem Başkanlığı da gelişmeyi ‘yapıcı bir adım' olarak nitelendirdi. Fakat, Türkiye'deki muhalefet söz konusu reforma ‘vatana ihanet' değerlendirmesini yakıştırdı. Cengiz Aktar, AB Troykasının Ankara ziyaretinden de fazla bir şey beklenmemesi gerektiğini söylüyor. Ziyarette, Türkiye'nin AB üyelik sürecindeki ilerlemesinden ziyade daha çok ilişkilerdeki zayiatın azaltılması önemsenecektir. Aktar'a göre 301'deki sözde reforma Brüksel'den gelen coşkulu alkış da bu yüzden: ‘AB Komisyonu artık Türkiye'nin hangi minimal reformları gerçekleştirdiğini kavradı ve bununla yetinmesini öğrendi. En ufak bir gelişmede ‘Bravo, bravo' naraları atıyorlar, fakat bütün bunların ne denli yetersiz kaldığının da Brüksel'dekiler gayet iyi farkında.'." (Susanne Gütsen, 07/05)

 

AVUSTURYA BASINI:
Österreich: "AB-Troykası, Türkiye'yi AKP'nin Kapatılması Konusunda Uyardı": "AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, salı günü Ankara'da yaptığı görüşmelerde, Türkiye'yi, Anayasa Mahkemesi'nin, AKP konusunda vereceği kararın olumsuz sonuçları konusunda uyardı. Rehn, Brüksel'in, Türkiye'nin AB adaylığı nedeniyle, tarafsız kalamayacağını açıkladı. Rehn, AB Troykası toplantısı çerçevesinde, Slovenya Dışişleri Bakanı Dimitrij Rupel ve Fransa'nın AB işlerinden sorumlu Devlet Sekreteri Jean Pierre Jouyet ile birlikte Türkiye'de bulunuyor. Rehn, Türk polisinin 1 Mayıs günü İstanbul'daki göstericilere yönelik tutumunu eleştirdi. Güç kullanımının orantısız olduğunu söyleyen Rehn, sendikaların haklarının dikkate alınması gerektiğinin altını çizdi. Türk polisi 1 Mayıs günü su, göz yaşartıcı bomba ve coplarla Taksim Meydanındaki gösterileri engellemişti. Olaylarda çok sayıda göstericinin yanı sıra altı polis memuru da yaralanmış ve 530'dan fazla kişi tutuklanmıştı." (07/05)

 

FRANSA BASINI:
Le Figaro: "Jean-Pierre Jouyet, Ankara'da Türkleri Rahatlatmaya Çalıştı": "Ankara'ya bir ziyarette bulunan Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Yardımcı Bakanı Jean-Pierre Jouyet, Fransa'nın, AB dönem başkanlığını devralacağı 1 Temmuz'dan itibaren Türkiye'nin üyeliği konusunda alacağı tavrın, ‘objektif, tarafsız ve dengeli' olacağı konusunda söz verdi ve ‘kriterler yerine getirildiği takdirde başlıkların açılacağını' belirtti. Türk Dışişleri Bakanını, AB dönem başkanı Slovenya ve bir sonraki dönem başkanı Fransa ile AB Komisyonunun temsilcilerini bir araya getiren Türkiye-AB troykasının basın toplantısında yaptığı konuşmada Jouyet, ‘Akdeniz İçin Birlik projesinin AB-Türkiye ilişkileriyle ilgisi bulunmadığını ve Türkiye için bir tuzak olmadığını' belirtti. Türk Dışişleri Bakanı Ali Babacan ise Jouyet'ye, Türkiye'nin Akdeniz İçin Birlik projesine engel olmayacağı ve Temmuz ortasında Paris'te yapılacak zirveye katılacağı konusunda güvence verdi. Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerini değerlendiren Avrupa'nın Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn ise, Vakıflar Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nun ifade özgürlüğüne ilişkin 301. maddesinde değişiklik öngören teklifin kabul edilmesinin memnuniyet verici olduğunu ifade etti, ancak Türkiye'nin ‘yasal ve demokratik reformlarını' sürdürmesi gerektiğinin altını çizdi." (Laure Marchand , 07/05)

Le Figaro: "Türkiye Konusunda UMP'de Yeni Teklif": "Fransa Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Axel Poniatowski, Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda halkın girişimiyle referanduma gidilmesini öngören bir değişiklik teklifinde bulunacak. Anayasa reformu yasa tasarısı çerçevesinde, Hırvatistan'ın ardından AB'de yapılacak tüm genişlemeler için anayasanın 88. maddesinin 5. bendi gereğince referandum zorunluluğunun kaldırılması öngörülüyor. Referandum kilidinin iptali konusunun UMP'li üyeler arasında tartışmaya neden olmasıyla Axel Poniatowski, Meclis ve Senatoda toplam üye sayısının salt çoğunluğunun talebiyle ‘yüzde 10 veya yüzde 20 oranında bu yönde imza toplanması' halinde referanduma gidilmesini teklif ediyor. Türkiye'nin üyeliğine karşı gelen 30 kişilik bir grup UMP'li milletvekili dün Cumhurbaşkanlığı Sarayına kabul edildi. Richard Mallie, Nicolas Sarkozy'nin kendilerine, üzerinde uzlaşılmış bir değişiklik teklifine açık olduğunu ifade ettiğini belirtti." (07/05)

KATAR BASINI:
El Cezire: "AB, AKP'nin Kapatılması Konusunda Uyardı": "AB, AKP'nin kapatılması durumunda ortaya çıkabilecek olumsuz gelişmeler konusunda uyardı. AB ayrıca, Türkiye'nin insan hakları ve toplantı özgürlüğü alanlarındaki reformları hızlandırması gerektiğini vurguladı. Hükümetin son reformları, AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn tarafından övgüyle karşılanmıştı. Rehn, partinin kapatılması durumunda müzakere sürecinde ne gibi bir gelişme olacağı konusunda yorum yapmadı, ancak böyle bir adımın olumsuz sonuçlara neden olacağına işaret etti. Muhalefet ise, AB'nin, AKP'nin kapatılmasına karşı çıkmasını sert bir biçimde eleştirdi ve onu ülkenin iç işlerine müdahale etmekle suçladı." (07/05)

YUNANİSTAN BASINI:
Amina Diplomatia:
"2008, AB-Türkiye İlişkileri Açısından Kayıp Bir Yıl": "AB-Türkiye ilişkilerinin geleceğine dair sorular ve belirsizlikler artıyor, çünkü Türkiye'nin siyasi sistemi, İslamcılarla Kemalist düzen arasındaki sürtüşme ve Kürt konusuna takılıp kaldı. Bu durumda, hiçbir şey yapılamayacağını bilen Brüksel, reformların sürdürülmesini istiyor, Yunanistan'ın ise yakında Türkiye'nin Trakya'daki ‘saldırgan' diplomasisinin etkilerini yaşamaya başlayacağı anlaşılıyor. Avrupa'nın büyük başkentleri aslında, Başbakanın partisi AKP'nin kapatılması için Kemalistlerin Anayasa Mahkemesine başvurularından sonra Kemalistlerle Recep Tayyip Erdoğan'ın İslamcıları arasında ortaya çıkan gerginliğin sonuçlarını bekliyor, ki bunun da birkaç ay sürmesi bekleniyor.Geçen haftalarda Türk Hükümetine art arda uygulanan baskılar AB-Türkiye ilişkilerinde gelişmeler kaydedilmesi amacıyla değil, daha çok Ankara'nın tepkilerini ölçmek için yapıldı. İlk çıkışı Türkiye-AB Karma Parlamento Komitesinden AB Parlamenteri Joost Lagendijk, İngiliz ve Türk vakıfları tarafından düzenlenen bir uzmanlar panelinde yaptığı konuşmada, ‘Avrupalılar ve ben de reform bekliyoruz, ancak yapılmıyor' şeklindeki açıklamalarıyla yaptı. AKP'nin kapatılmasına ilişkin başvurunun Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olanları memnun edecek bir adım olduğunu ifade eden Lagendijk, hükümetin gerekli reformları yapmasını engelleyen ‘iç krizler kısır döngüsü' yaşandığını ve reformlar yapılmadıkça Avrupa'nın Türkiye'ye verdiği desteğin sabote edildiğini, ancak bu desteğin de reformların yapılması için kesinlikle gerekli olduğunu belirtti. Lagendijk ‘önümüzdeki altı-dokuz ayda AB yönünde yeni herhangi bir reform göremeyeceğiz, çünkü hükümet davayla uğraşacak' değerlendirmesinde bulundu." (Sotiris Sideris, 07/05)

 

NOT: Bu bülten, 7 Mayıs 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.


Güncelleme: 22/05/2008 / Hit: 3,767

Copyrights © 2024 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2024 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı