- ANA SAYFAGiriş Noktanız
- BAŞKANLIKKurumsal Yapı
- BİR BAKIŞTA ABAB Yapısı ve İşleyişi
- AB İLE İLİŞKİLERTürkiye-Avrupa Birliği İlişkileri
- Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi
- Temel Belgeler
- Anlaşmalar
- Protokoller
- Katılım Ortaklığı Belgeleri
- Ulusal Programlar
- Avrupa Komisyonu Tarafından Hazırlanan Türkiye Raporları
- Genişleme Strateji Belgeleri
- AB'ye Katılım için Ulusal Eylem Planı (2016-2019)
- AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı (2021-2023)
- Ortaklık Konseyi Kararları
- Türkiye-AB Zirvelerine İlişkin Belgeler
- Kurumsal Yapı
- Gümrük Birliği
- Türkiye- AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantıları
- VERİKaynaklar
- MEDYAHaber / Duyuru
- İLETİŞİMBize Ulaşın
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik Londra'da Gündemi Değerlendirdi
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, resmi ziyaret için bulunduğu İngiltere’nin başkenti Londra’daki büyükelçiliğimizde bir basın toplantısı ile gündemi değerlendirdi ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupa'da yapılan en büyük hatalardan birinin radikalizm ile İslam'ın yan yana kullanılması olduğunu dile getirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Radikalizmin herhangi bir şekilde bir dinle, bir etnik grupla ilişkilendirilmesi aslında radikallerin talep ettiği bir şeydir çünkü böylece kendileri ve Batı dünyası arasında bir konvansiyonel mücadele olduğunu ifade edebiliyorlar ve böylece bir ideolojik cazibe yaratabiliyorlar."
Türkiye'nin birden çok aşırılıkla ve terör örgütüyle mücadele ettiğini vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, bu mücadelede genel geçer çözümlerin bulunmadığını, Avrupa ve Batı'nın en çok yaptığı hatanın da bunlarla ilgili genel geçer çözümler peşinde koşmak olduğunu söyledi.
AB Bakanı Ömer Çelik, temaslarında, Avrupalı siyasetçilerin sürekli Türkiye ile AB görüşmelerinin kesilmesinden yana görüş bildirenlere değindiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Herhalde aşırı grupların en çok duymak istediği sözlerden bir tanesi nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan laik demokratik bir hukuk devletine sahip olan Türkiye ile AB ilişkilerinin kopmasıdır. Dolayısıyla 'Türkiye ile AB müzakerelerini donduralım ya da askıya alalım' gibisinden her cümle bu aşırı gruplara verilmiş bir destek anlamına gelir, onlara enerji aktarmak anlamına gelir".
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, bazı üye ülkelerin AB kurumlarına talimat vermesini, "AB krizi " olarak nitelendirdi ve "AB’deki bazı ülkelerin Avrupa Komisyonu'na ya da belli AB kurumlarına talimat vermesi, emir vermesi şeklinde bir yaklaşım görüyoruz. Bunun başlıca bir AB krizi olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Avrupa’daki aşırı sağ ve ırkçı partilerin AB’nin Almanya’nın hakimiyetinde olduğunu savunarak, kendi ülkelerinin birlikten çıkması için uğraştıklarına dikkati çeken AB Bakanı Ömer Çelik, "Son zamanlarda Almanya’nın Avrupa Komisyonu'na ya da AB Konseyine talimat verir gibi konuşması, maalesef bu ırkçıların argümanlarını güçlendiren sonuçlar doğurabilir. Bu AB için iyi değildir." ifadesini kullandı.
Türkiye’nin AB ve Almanya ile ilişkilerinin durumuyla ilgili sorulara sık sık muhatap kaldığını anlatan Bakan Ömer Çelik, şu değerlendirmede bulundu:
"Bizim açımızdan Türkiye’nin AB’ye tam üyelik perspektifi, stratejisi korunuyor. Bunun için de çalışıyor, gayret ediyoruz. Aynı şekilde Almanya söz konusu olduğunda, Almanya çok önemli bir müttefikimiz, dost bir ülke. Fakat son zamanlarda Alman hükümetinden kaynaklanan, özellikle referandum sürecinde ülkemize karşı yönelen olumsuz tavırlar, bizim bunlara vermemiz gereken bir takım cevapları ortaya çıkardı. "
- "Dünya geçiş döneminde"
Dünya sisteminin bir geçiş döneminde olduğunu belirten AB Bakanı Ömer Çelik, "Dünyadaki sabitliklerin biraz değiştiği, sabitliklerin korunmasında bir takım zorlukların ortaya çıktığı bir döneme giriyoruz. Herşey adeta yeniden tartışılıyor. " ifadesini kullandı.
Bu değişikliğin önemli bir işaretinin Atlantik ilişkilerinde kendisini gösterdiğini vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, genel olarak Avrupa’nın entegrasyonunda yana olan ABD’nin, İngiltere’nin AB’den ayrılmasına (Brexit) verdiği desteği örnek olarak gösterdi.
ABD ile Avrupa ilişkilerinde NATO’nun da bir kriz alanı olarak öne çıktığına dikkati çeken Bakan Ömer Çelik, bu bağlamda Avrupa ordusu kurulmasına dönük tartışmaların da yeniden gündeme geldiğini hatırlattı.
Dünyada statükonun değiştiğinin altını çizen AB Bakanı Ömer Çelik, "Bu tablo nasıl olacak, nasıl şekillenecek bilmiyoruz. Tüm bu değişkenler içerisinde, Türkiye’nin istikrarını ve çıkarlarını korumak açısından gereken hassasiyeti göstermek ve çalışmaları yapmak zorundayız. Herkesin önündeki zorluk şu. Bu geçiş dönemlerinin böyle bir özelliği var. Neyin içinde evriliyoruz, sonuçta nasıl bir tablo ortaya çıkacak, bu konuda kimsenin elinde genel geçer bir analiz yok." açıklamasını yaptı.
"İstikrarlı bir coğrafya olarak gözüken, siyasi ve ekonomik istikrarını koruyan AB ile ilişkilerin Türkiye’nin milli çıkarları açısından doğru bir şekilde yönetilmesi için gayret sarf ediyoruz " diyen AB Bakanı Ömer Çelik, Türkiye’nin AB’den uzaklaştığı şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığının altını çizdi.
- "AB müzakere yeteneğini korumalı"
Türkiye’nin 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra AB’den destek görmediğini, pek çok terör örgütüyle aynı anda mücadele ettiğini ancak yine de olağan üstü hal sürecinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine bağlılığını ifade ettiğini anımsatan Bakan Ömer Çelik, bunun Türkiye’nin diyaloga açık olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
AB’nin de Türkiye ile konuşmaya açık olması gerektiğini belirten AB Bakanı Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"AB’yi diğer birliklerden moral olarak daha üstün kılan şey, AB’nin müzakere etme yeteneğidir. Bunun korunması fevkalede önemlidir. Türkiye’nin en çok eleştirildiği alan nedir, ifade hürriyet, hukuk devleti gibi konular. Eğer biz bu konuları konuşmaktan kaçacak olsaydık, gelin '23. ve 24. fasılları açalım' demezdik. Biz bu konuları AB ile konuşmak ve ilerlemek istiyoruz."
Fasılların açılması için ön şartlar olduğunu söylemenin müzakerenin doğasına aykırı olduğunu belirten AB Bakanı Ömer Çelik, "Fasıllar ne için var? Konuşmak, beraber ilerlemek için var." dedi.
- Brexit
Brexit konusuna da değinen AB Bakanı Ömer Çelik, "Brexit şu demek: AB artık eski AB olmayacak, yeni bir şeye dönüşecek. Bu bir zaaf mıdır, yoksa bu krizden bir fırsat çıkarabilirler mi, bunu hep beraber göreceğiz. Geçmişteki en önemli özelliği AB’nin çeşitli krizler karşısında yeni bütünleşme senaryoları ortaya koyması ve o krizlerden daha büyüyerek çıkmasıydı." diye konuştu.
Bakan Ömer Çelik, Türkiye'nin de Brexit sürecini yakından takip etmesi gerektiğinin altını çizerek, Brexit sonrasında İngiltere ile AB arasında yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının, Türkiye ile İngiltere arasındaki benzer bir anlaşma için de yol gösterici olacağını ifade etti.
- Londra'da İslamofobi uzmanlarıyla görüşme
İngiltere temasları hakkında da bilgi veren AB Bakanı Ömer Çelik, yarın bu ülkedeki önde gelen İslamofobi uzmanlarıyla bir araya geleceğini bildirdi. Toplantıda, Müslüman ve Musevi cemaatlerinden temsilcilerin yanı sıra önemli akademisyenlerin de yer alacağını aktaran AB Bakanı Ömer Çelik, "Bunu ilk defa yapıyoruz ve bu konuda AB’deki hassasiyeti artırmak istiyoruz. " dedi.
AB Bakanı Ömer Çelik, Londra’da Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House’da Avrupa’nın Geleceği konulu bir konuşma yapacağını anlatarak, "Biz sadece Türkiye olarak Avrupa’dan, Avrupa Birliği'den talep eden bir ülke konumunda değiliz. Biz bir Avrupa devletiyiz ve bir Avrupa demokrasisiyiz. Dolayısıyla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında da Avrupa’nın geleceği hakkında söylenecek sözler var bu konuda da kapsamlı bir değerlendirme yapacağım." ifadesini kullandı.
"Biz bu güne kadar AB üyesi olmadan geldik, Avrupa ortalamasının üzerinde bir büyüme ile yolumuza devam ediyoruz." diyen Bakan Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Sorunlarımız var mı? Evet. Hayat devam ettiği müddetçe sorunlar var, çözmek için daha çok gayret edeceğiz, daha çok çalışacağız. Bundan sonra da böyle devam ederiz ama esas olan şu: Etrafımızdaki coğrafyada, en basitinden Ankara’dan bir basit çember çizdiğinizde ilk 3 saatlik uçuş mesafesinde istikrar bizim çıkarlarımıza uygundur. Dolayısıyla rakibimizi de hasım haline dönüştürmeden, o sağduyusuz ortamdan çıkarmak gibi bir mükellefiyetimiz var."