2009-04-07 AB Bülteni

Son Güncelleme: 22 Haziran 2009

2009-04-07 AB Bülteni

 

Bülten No : 043 07 Nisan 2009


DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

 

ABD BASINI

Center For American Progress: "Türkiye'yi Konuşmak": (...) Yeni yönetimin Türkiye'yi her şeyden önce Avrupa'nın bir parçası olarak gördüğünü ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin önemli bir stratejik hedef olduğunun işaretlerini vermektedir. (...) AB üyeliğinin desteklenmesi: Obama yönetiminin erken Türkiye ziyaretinin Türkiye'nin AB üyeliğine desteğimizi göstermenin mükemmel bir yolu olmasının yanı sıra, Birleşik Devletler gelecek aylar ve yıllarda da güçlü destek vermeye devam etmelidir. Yönetim, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin ilerlemesini sağlamak ve Türkiye'nin AB'ye kültürel ya da dinî olarak uygun olmadığını ima eden söylemleri durdurmak için Almanya ve Fransa gibi Avrupalı müttefiklerimizi ikna etmek için diplomasiden yararlanmalıdır. Bunlara ek olarak, Birleşik Devletler, Türkiye'nin üyeliği için önemli bir engel olan Kıbrıs ihtilafının çözümlenmesine yönelik görüşmelerin devamını sağlamak için Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Kıbrıslı liderlerle birlikte çalışmalıdır. İkili ilişkilerin artırılması: Obama yönetimi, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki durumundan bağımsız olarak bu ülke ile ikili yatırımların, iş bağlantılarının, kültürel ve eğitimle ilgili ilişkilerin artırılmasına büyük öncelik vermelidir." ( Spencer B. Boyer, Brian Katulis/04/03)

The New York Times: "Obama ve Türkiye": "Adalet ve Kalkınma Partisi, Avrupa Birliği ile daha fazla ticari ilişkiler ve ekonomik büyüme sağlayan piyasaya yönelik politikaları izlemesinden sonra, 2007 yılında çarpıcı bir şekilde seçimleri yeniden kazandı. Bu muhafazakar Müslüman parti ayrıca, insan hakları konusuna ağırlık vererek, yasalarda Avrupa standartlarına yaklaşılmasını sağladı. Bu reformlar kısmen ulusalcı sivillerin ve kısmen de halen nüfuzunu çok fazla kullanan generallerin muhalefeti nedeniyle durakladı. (...) Fakat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, Avrupa Birliği üyeliği ve üyeliğin bedeli olan reformlar konusunda şevkini kaybetmiş gibi görünüyor. Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin dışında tutulması için elinden geleni yapacağını açıkça ifade ederek, hiç de yardımcı olmamıştı. Başkan Obama -Müslüman bir demokrasi olan- Türkiye'nin AB'ye kabul edilmesinin herkesin çıkarına olacağı konusunda Sarkozy ve diğerlerini ikna etmelidir. Ayrıca, gerekli reformların yapılmasıyla Türkiye'deki demokrasinin güçleneceği, daha fazla büyüme ve istikrar sağlanacağı konusunda da Ankara'yı ikna etmelidir. (...)" (05/04)

 

ALMANYA BASINI

Rheınische Post: "Türkiye'de Obama Karşıtı Gösteriler": "Burada, Türkiye'nin AB'ye alınması konusundaki tartışmalı girişimine rağmen, pek de sevinçle karşılanmadı. Binlerce kişi Amerika'nın dış politikasını protesto etti. (...) Obama'nın aslında sevinçle karşılanması gerekirdi, çünkü ABD Başkanı, AB'de Türkiye'nin üyeliği için girişimlerde bulundu ve bununla da Prag'da düzenlenen AB-ABD Zirvesinde farklı yankılara neden oldu. (...) Fransa, Avusturya ve başka AB üyelerinin, nüfusunun büyük çoğunluğu fakir olan kalabalık bir ülkenin AB'ye dâhil edilmesi konusunda çekinceleri var. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bir televizyon kanalına verdiği mülakatta, Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili tutumunun değişmediğini ve değişmeyeceğini söyledi. AB üyelerinin "büyük çoğunluğu" da bu görüşü paylaşıyor. Merkel Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık verilmesi mi, yoksa tam üye mi olması gerektiği konusunda farklı görüşlerin mevcut olduğunu belirterek "Bununla hâlen uğraşıyoruz." açıklamasında bulundu. Ancak Merkel, İslam dünyasının ve özellikle de Türkiye'nin AB'ye sıkı bir şekilde bağlanmasının doğru olduğunu düşünüyor. Merkel Türkiye'nin AB üyeliğine CDU lideri olarak hep karşı çıkmış ve imtiyazlı bir ortaklıktan yana görüş beyan etmişti. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ise buna karşılık Obama'nın açıklamalarını olumlu karşıladı. 27 AB üyesi ülkesinin, katılım müzakerelerinin sürdürülmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğunu belirten Barroso "Sonuç itibarıyla Türkiye'nin üyeliğe; AB'nin de Türkiye'yi dâhil etmeye hazır olup olmadığını göreceğiz. Bu, bizim daha sonra vermemiz gereken bir karardır." dedi. (06/04)

 

FRANSA BASINI

AFP: "NATO... Rehn: Ankara'nın Rasmussen'e 'Hayır'ı Avrupa'daki Geleceği İçin Hayırlı Değil": "AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn bugün, Türkiye'nin, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliğine adaylığına karşı çıkmasının, Ankara'nın gelecekte Avrupa Birliğine katılımını kolaylaştırmayacağı uyarısında bulundu. Finlanda devlet televizyonu YLE'ye verdiği mülakatta Rehn, "Türkiye'nin, çok takdir edilen Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'i yeni NATO Genel Sekreteri olarak desteklemeyerek hata yaptığını söylemek zorundayım." dedi.Rehn, "Bu Avrupa perspektifi açısından pek hayra alamet değil zira, Türkiye'nin AB üyesi olmayı istediği bir dönemde ifade özgürlüğü temel bir değerdir." şeklinde konuştu. Olli Rehn, "Bu kuşkusuz, üye ülkeler ve vatandaşlar arasında, Türkiye'nin ifade özgürlüğü gibi Avrupa değerlerini özümseme biçimi konusunda soru işaretlerine yol açacaktır." dedi. (...)" (04/04)

AFP: "Angela Merkel, Türkiye İçin İmtiyazlı Ortaklığın da Bir Seçenek Olduğunun Altını Çizdi" : "Almanya Başbakanı Angela Merkel bugün, Türkiye'nin AB'ye girmesi konusundaki çekincelerini yineledi ve hiçbir şeye karar verilmediğinin ve bir imtiyazlı ortaklığın da bir seçenek olduğunun altını çizdi. Barack Obama ve Avrupa Birliği liderlerinin zirvesinin ardından Merkel, "Müslüman dünyası ve özellikle Türkiye ile sıkı bir ilişkinin bizim için önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.Merkel sözlerine, "Ancak biz hâlâ bunun hangi biçimde olması gerektiğini tartışıyoruz, yani imtiyazlı bir ortaklık ya da tam üyelik" diye devam etti.Merkel'in muhafazakar partisi, Fransız hükümeti gibi, Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı." (04/04)

 

İNGİLTERE BASINI

Reuters: "Obama, Türkiye'nin Avrupa Birliğine Üyelik Girişimine Destek Verdi": "ABD Başkanı Barack Obama bugün Prag'da düzenlenen bir ABD-AB zirvesinde yaptığı konuşmada, Avrupa Birliğinin genişlemeye devam etmesi ve Türkiye'yi tam üye olarak kabul etmesi gerektiğini söyledi. Obama, 27 AB ülkesinin liderlerine hitaben yaptığı konuşmada şöyle dedi: "AB içinde Türkiye'nin üyeliği yönünde hareket etmek, sizin (AB'nin) bu plana taahhüdünüzün önemli bir işareti olacaktır ve ayrıca Türkiye'yi Avrupa içinde kuvvetlice demirlemeye devam etmemizi temin edecektir." Türkiye uzun zamandır AB'ye katılma çabası vermektedir ve Obama'nın bu açıklamaları, ABD'nin bu hedefe desteğini teyit etmiştir. Ancak Almanya ve Fransa gibi AB üyesi ülkeler ve özellikle de bu ülkelerin muhafazakâr kesimleri Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkmaktadırlar." (05/04)

Reuters: "AB Komisyonu, Obama'nın Türkiye'nin Üyeliğini Desteklemesini Memnuniyetle Karşıladı": "Avrupa Komisyonu, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyelik girişimine güçlü desteğini memnuniyetle karşıladı. Obama'nın bu husustaki açıklamaları Fransa'yı Türkiye'nin üyeliğine muhalefetini bir kez daha dile getirmeye sevk etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Prag'daki ABD-AB zirvesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada "Başkan Obama'nın bu husustaki net açıklamalarını memnuniyetle karşılıyorum." dedi. Barroso, "Türkiye'yle üyelik için bir müzakere sürecine başladık." diyerek, Fransa ve Almanya'nın iktidardaki muhafazakârlarının Ankara'ya, gerçek üyelikten ziyade imtiyazlı bir ortaklık sunulması taleplerine atıfta bulundu."

Reuters: "Obama AB Konusunda Türkiye'ye Destek Verirken Paris ve Berlin Öfkeli": "ABD Başkanı Barack Obama dün AB'ye Türkiye'yi tam üye olarak kabul etmesi çağrısında bulundu. Fransa söz konusu açıklamalara öfkelenirken Almanya ise soğuk karşıladı. Obama zirvede, "ABD ve Avrupa Müslümanlara adaletsizlik, hoşgörüsüzlük ve şiddetle mücadelede dostlarımız, komşularımız ve ortaklarımız olarak yaklaşmalı, karşılıklı saygı ve çıkarlara dayalı bir ilişki kurmalılar. Türkiye'nin AB üyeliği yönünde ilerlemek AB'nin bu programa bağlılığının önemli bir işareti olacak ve Türkiye'nin sağlam bir şekilde Avrupa'ya bağlı kalmasını temin edecektir" dedi. Bu açıklamalarıyla Obama Türkiye'nin bu uzun süreli emeline destek vermiş oldu. Ancak Almanya ve Fransa Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkıyor. Sarkozy Türkiye'nin üyeliği konusunda karar verecek olanın AB'ye üye ülkeler olduğunu söyledi ve muhalefetini yineleyerek, "Her zaman bu girişe karşı oldum. Hala da öyleyim ve üye ülkelerin büyük çoğunluğunun Fransa'nın tutumunu paylaştığını söyleyebilirim" dedi. Sarkozy, "Türkiye önemli bir ülke, Avrupa'nın müttefiki, ABD'nin müttefiki. İmtiyazlı bir ortak olmaya devam edecektir. Bu konudaki konumum değişmedi ve değişmeyecek" dedi. Alman Şansölye Angela Merkel, AB ile İslam dünyası arasındaki bağların güçlendirilmesinin açıkça herkesin çıkarına olduğunu söyledi ancak Obama'nın sözleri sorulduğunda, "Farklı düşünceler olduğu açık" cevabını verdi. Merkel, AB ile Türkiye arasında gelecekteki bağın biçiminin ne olacağının hala belli olmadığını söyleyerek imtiyazlı ortaklık ihtimaline atıfta bulundu. Türkiye'nin AB'ye katılım görüşmelerinde insan hakları, reformlarda ilerleme kaydedilmemesi ve Kıbrıs konusu nedeniyle ilerleme kaydedilemiyor. Üyeliğin en iyi ihtimalle yıllar sonra gerçekleşeceği düşünülüyor. Ardışık ABD yönetimleri Türkiye'nin AB üyeliğini, Avrupa ile Hazar Denizi ve ötesinde değerli enerji kaynakları arasında önemli bir enerji merkezi olma stratejik konumuna sahip bir NATO üyesinin Batı'ya daha da bağlanmasının bir yolu olarak görüyor. Avrupa Komisyonu ise Obama'nın sözlerini memnuniyetle karşıladı. Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, müzakere koşullarının daha düşük bir düzeyden ziyade üyeliğe işaret ettiği gerçeğine atıfta bulunarak, "Türkiye ile üyelik için müzakere sürecine başladık" dedi. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi de Obama'ya bu konuda destek verdiğini belirtti ve Ankara'nın Brüksel ile görüşmelerinin ilerlemesine engel olan sıkıntıların çözülebileceğinden emin olduğunu ekledi." (Kerstin Gemhlich ve Mark John/06/04)

The Times: "Sarkozy Obama'yı Uyardı: Türkiye'nin AB'ye Katılımı Meselesini Bize Bırak": "Fransa Cumhurbaşkanının dün ABD'li mevkidaşını Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği meselesine burnunu sokmaması konusunda uyarmasının ardından Nicolas Sarkozy ile Barack Obama aşkının bittiği de kanıtlanmış oldu. Başkan Obama Türkiye ziyaretinden hemen önce katıldığı ilk ABD-AB zirvesini Avrupalı liderleri Müslüman ülkeyi kabul etmeleri ve "Avrupa'ya bağlamaları" konusunda teşvik etmek üzere kullandı. Ne var ki uzun süredir Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan Sarkozy, canlanan Fransa-ABD ilişkilerini kötüye götürecek gibi görünen bir dille ABD liderini tersledi. Resmen 2005 yılında başlayan bir sürecin devamı olarak AB'ye katılımı konusunda Türkiye'ye destek olmak ve 2020 yılından önce müzakereleri tamamlaması beklentisinde bulunmak, uzun süredir Amerika'nın dış politika hedefleri arasında bulunuyor. Dün akşam Türkiye'ye giden Obama, olumlu yaklaşımını açıkça ortaya koymak istedi. Obama AB liderlerine, "ABD ve Avrupa, haksızlık, hoşgörüsüzlük ve şiddetle mücadelede Müslümanlara dostlarımız, komşularımız ve ortaklarımız olarak yaklaşmak zorundadır. Türkiye'nin AB üyeliği yolunda ilerlemek, siz AB ülkelerinin bu gündeme olan bağlılığı konusunda önemli bir sinyal olacak, Türkiye'yi Avrupa'ya daha sağlam demirlemeyi sürdürmemizi sağlayacaktır" dedi. Türkiye'ye tam üyelikten ziyade imtiyazlı ortaklık verilmesini isteyen Sarkozy, Obama'nın konuşmalarına cevap vermekte gecikmedi. Bir Fransız televizyonuna verdiği mülakatta Sarkozy, "Başkan Obama ile omuz omuza çalışıyorum ancak konu Avrupa Birliği'ne gelince, üyelik konusunda karar verecek olan Avrupa Birliği'ne üye ülkeleridir. Her zaman bu katılıma karşı oldum ve reddetmeye devam edeceğim" dedi. Sarkozy'nin açıklamaları, Türkiye'nin Birliğe katılımı konusunda AB'de süren görüş ayrılığını ortaya çıkardı. Obama'nın açıklamalarından memnuniyet duyan Avrupa Komisyonu Başkanı Josa Manuel Barroso, anlaşmazlığı gidermeye çalıştı. Barroso, "Avrupa Birliği'ne katılım konusunda Türkiye ile müzakere sürecine başladık ve bu 27 üye ülkenin tümünün oybirliği ile verdiği bir karardır" dedi. Barroso, "Tabii ki müzakerelere devam etmeli ve sonunda Türkiye'nin katılıma ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi kabul etmeye hazır olup olmadığını görmeliyiz" dedi." (David Charter/06/04)

 

İSPANYA BASINI

ABC: "Zapatero: Türkiye, AB'ye Kapıyı Açık Tutmaya Devam Etmeli": "Dün İspanya Hükûmet Başkanı Jose Luis Rodriguez Zapatero, her zaman 27'ler tarafından belirlenen istekleri yerine getiren Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmek için "kapıyı açık tutmaya" devam etmesini savundu. (...)Türkiye'nin AB'ye katılımı, İspanya'nın bu arzudan yana değişmez tutumunu Erdoğan'a ileten Zapatero'nun konuşmasının ana konusuydu. İspanyol Hükûmet Başkanı için "Türkiye, projesini gerçekleştirmek için AB tarafından belirlenen talepleri yerine getirerek kapıyı açık tutmalı". Zapatero, Türkiye'nin katılımının" zamana ve müzekere süreci gerektirdiğini kabul ederek, bu katılımdan yana tavrın AB içinde çoğunlukta olduğuna inandığını belirtti. Erdoğan, bu tutuma teşekkür ederek İspanya'nın Türkiye için "önemli" bir ülke olduğunu ifade etti. Ayrıca Zapatero, Türkiye ile İspanya arasında gelişen ticarete dikkat çekerek, ticari açıdan İspanya'nın Türkiye'yi geç tanıdığını kabul etti ve bu zamanı telefi etmek istediklerini vurguladı." (06/04)

 

KATAR BASINI

El Cezire: "Başbakan Erdoğan'la Mülakat": Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın El Cezire televizyonunda David Frost'un Başbakanı Erdoğan mülakatı:

FROST: Türkiye, Avrupa ile Asya arasında mücadeleler içinde bir ülke. (...) Türkiye'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bugünlerde en etkili isimlerden biri. Bugünün haberleriyle başlayabilir miyiz? Bazı Müslüman ülkeler sizden Danimarka Başbakanı Sayın Rasmussen'in NATO'nun yeni Genel Sekreteri olmasını engellemenizi istedi. Bunu gerçekten yapacak mısınız?

ERDOĞAN: (...)Kaldı ki AB üyesi ülkeler bunu bir terör örgütü olarak ilan etmiştir. PKK bir terör örgütü ilan edildiği hâlde ve siz bir AB üyesiyseniz, buna nasıl izin verirsiniz? Ülkenizde yayın yapan bu terör örgütü Türkiye'yi bölme çalışmalarına devam ediyor. Onlara belgeler sundum.(...)

FROST: Bir diğer önemli mesele de şu: Türkiye'nin ne zaman Avrupa Birliğine girebileceğini düşünüyorsunuz? Okuduklarıma göre, bazıları Avrupa Birliğine katılım konusunda 2-3 yıl öncesine göre daha az istekli olduğunuzu düşünüyor. Bu doğru mu?

ERDOĞAN: Şimdi tabii bunu ben gülünç olarak görüyorum. Türkiye olarak bizim Avrupa Birliği süreci için kararımız çok kesin ve hedefimiz tam üyeliktir. Bunu stratejik bir süreç olarak gördüğümüz için Avrupa Birliğinde Batılı dostlarımızın, özellikle bizim bugüne kadarki tutarlılığımıza karşı aynı kararlılığı göstermelerinin gereğini ifade ediyorum. Şu anda Çek Cumhuriyetinin dönem başkanlığında da yine bu sürecimizi devam ettiriyoruz. Dersimizi iyi çalışıyoruz. Aynı şekilde kararlı olarak yolumuza devam ediyoruz. Asla geri dönmemiz söz konusu değil. (...)

ERDOĞAN: Yeni bir Anayasa konusunda Türkiye'nin henüz hazır olmadığını gördük. Şu anda muhalefet partileriyle asgari müştereklerde buluşabileceğimiz veya anlaşabileceğimiz bazı başlıklarımız var. Bu madde başlıklarını açıklamak istiyorum. Bunlardan bir tanesi bireysel başvuru hakkıdır. Bu, bir yerde Avrupa Birliğiyle de ilgili bir konu. Bir diğeri ombudsmanlık müessesesi. Bu da yine AB'yle ilgili. Üçüncüsü, Siyasi Partiler Kanunu ki, bu Venedik Kriterleri'nin de içine girmesi gereken bir Anayasa değişikliği meselesi. Bütün bunları içeren bir paketi getirebiliriz. En azından ilk etapta bu alanda bir değişikliğe gidelim istiyoruz. Arkadaşlarımız bunun hazırlıkları içerisinde.

FROST: Sonuç olarak Sayın Başbakan... Dediğiniz gibi çoğunluğu Müslüman olan bir ülkesiniz. Laik bir anayasanız var. Şu anki gidişatı değerlendirdiğinizde yüzünüzü Batı'ya mı yoksa Doğu'ya mı çeviriyorsunuz?

ERDOĞAN: Bizim şu anda yöneldiğimiz yer belli. Bunu defalarca da açıkladım. Şu anda Türkiye'nin Batı dünyası içerisinde çok farklı ve ağırlıklı bir konumu var. Ama az önce de ifade ettiğim gibi Türkiye, Batı ile Doğu arasında bir köprüdür. (...) (03/04)


NOT: Bu bülten, 4-6 Nisan 2009 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.

Bu döküman ab.gov.tr sitesinde bulunan makaleden otomatik üretilmiştir