2009-04-03 AB Bülteni

Son Güncelleme: 16 Haziran 2009

2009-04-03 AB Bülteni

 

Bülten No : 041 03 Nisan 2009


DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

 

ALMANYA BASINI

Berliner Zeitung: "Erdoğan'a Unutamayacağı Bir Ders": "Türkiye'deki yerel seçimlerin büyük galibi, aynı zamanda seçimin büyük kaybedeni oldu.
Seçimde, ister milliyetçi isterse laik veya dini olsun kimlikleri ağır ölçüde kültürel olarak belirlenen ideolojik partiler oylarını artırdı. Buna karşın, kendi içinde tezatlıkları birleştiren ve denge propagandası yapan AK Parti en azından nispeten kaybetti.
Daha çok reform talep eden AB için ise bu hiç iyi bir haber değil. Herkesin büyük reformları beraberinde getireceğine inandığı 2007'deki büyük zaferin ardından AK Parti kendisini başörtüsü özgürlüğüyle sınırlamış ve ihtilafları kızıştırmıştı. Belki de eski reformlar üzerinde dinlenmeye çekilemeyeceğini anlaması için, böyle bir frene ihtiyacı vardır. Sadece, halk için hissedilir bir şekilde fayda getirecek olan belirgin bir AB politikası, AK Partinin orta vadeli etkisini güvence edecektir. Milliyetçiliği başkaları daha iyi yapıyor." (Günter Seufert/31.03)

Merkur: "Dobrindt: Erdoğan NATO'ya Şantaj Yapmaya Çalışıyor": "CSU Genel Sekreteri Alexander Dobrindt, Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in gelecekte NATO Genel Sekreterliği görevine getirilmesi hususundaki muhalif tavrını ‘iç politik nedenlerden ötürü NATO'ya şantaj yapma girişimi' olarak görüyor.
Dobrindt, Erdoğan'ın bu tutumundan, onun AB'ye karşı da aynı tavırı takınacağı sonucunun çıkarılabileceğini belirtti. Dobrindt, Erdoğan'ın bu tutumunu, ‘Türkiye'nin AB üyeliğinin yanlış' olduğu konusunda bir kanıt olarak görüyor. Dobrindt, devam eden katılım müzakerelerinin durdurulmasının çok daha dürüstçe olacağı görüşünde." (01.04)

 

AVUSTURYA BASINI

Der Standard: "Türk Vetosu" : "NATO 1949'da Avrupa'yı totaliter Sovyetler Birliği'nin genişleme hırsına karşı savunmak üzere kuruldu. NATO bugün Afganistan'ı totaliter İslamizmin etkisine karşı savunmak için orada bulunuyor. Şimdi Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen NATO genel sekreteri olacak. Ancak Türkiye Başbakanı Erdoğan bunu veto etmek istiyor. Rasmussen'in bir Danimarka gazetesinde yayınlanan Muhammed karikatürleri yüzünden özür dilememiş olmasından dolayı, ‘bazı İslam ülkelerinin' kendisinden böyle davranmasını istediklerini söylüyor. Erdoğan aynı zamanda AB'ye de üye olmak istiyor, o zaman da üye ülkelerden biri İslamı eleştirmek istediğinde hep veto ya da protesto mu edilecek?
Burada sorun Hristiyanlık ile İslam arasında değil, açık görüşlü bir toplum ile dinin dar görüşlü algılanması arasındaki tezat." (Hans Rauscher/31.03)

Der Standard: "Rasmussen'in NATO Genel Sekreteri olmasını sağlayacak Pazarlık": "NATO zirvesinin başlamasından kısa süre önce, Türkiye'nin NATO Genel Sekreterliğine aday gösterilen Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'i veto edip etmeyeceği hala belli değil. Ancak şimdi siyasi bir pazarlığın Rasmussen'in genel sekreterliğe giden yolundaki engeli kaldırabileceği görülüyor.
Türk hükümetinin Rasmussen konusunda tereddüt etmesinin üç nedeni var. Birincisi, bir Danimarka gazetesinin yayınladığı Muhammed karikatürlerinin yol açtığı krizde, ihtilafı yatıştırma konusunda hiç çaba göstermemesi, aksine yangına körükle gitmesi. Ayrıca Rasmussen'in AB içinde Türkiye'nin katılımına karşı çıkanların başında gelmesi de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hiç hoşuna gitmiyor. Ancak Erdoğan için en çok önem taşıyan nokta, Rasmussen'in Kopenhag'dan yayın yapan ve açıkça PKK'nın propaganda aracı olan Kürt televizyon kanalı Roj TV konusundaki tutumu. Türk hükümeti bu yüzden uzun zamandan beri Rasmussen'den televizyon kanalını kapatmasını istiyordu. Rasmussen şimdiye kadar, kanalın Danimarka'daki televizyon kanalları kurallarına aykırı hareket etmediği argümanını öne sürüyordu." (Jürgen Gottschlich/01.04)

Wiener Zeitung: "Müttefik Arayışı" : Katharina Schmidt'in FPÖ'nün AB seçimlerindeki adayı Andreas Mölzer ile yaptığı mülakat:

WZ: Türkiye'nin AB'ye katılımı başarması halinde ne yapardınız?

MÖLZER: Ben diğer politikacı arkadaşlarımın sözüne inanıyorum. Bu konuda bir halk oylaması yapılacağını vadettiler. Avusturyalıların yüzde 80'inin Türkiye'nin katılımı aleyhinde oy kullanacağını bildiğimden, katılım zaten söz konusu olamaz.

WZ: Avusturya'nın Türkiye'nin katılımını engelleyebileceği inancında mısınız?

MÖLZER: Şaka bir yana: SPÖ ile ÖVP'nin halk oylaması vaatlerine inanmak mümkün değil. Ayrıca Avusturyalı politikacılar müzakerelerin sona ermesinin ardından katılımı engelleyecek güce sahip değiller. AB, organizasyon olarak Türkiye'nin katılımını istiyor. Eğer Avrupa'yı kurtarmak istiyorsak, müzakereleri durdurmalıyız. Biz imtiyazlı ortaklıktan ve Türkiye ile son derece iyi ilişkiler kurulmasından yanayız. Ancak Türkiye'nin katılımının Avrupa'nın gücünü aşacağı inancındayız. " (02.04)

 

BELÇİKA BASINI

Euobserver: "Fransa ve Almanya, AB'nin Genişlemesi Konusuna Soğuk Bakıyor:" "Cumartesi günü bir araya gelen AB Dışişleri Bakanları, Batı Balkan ülkelerine AB'ye yönelik gelecekleri hakkında güvence vermenin yollarını aradı. Ancak Birliğin nüfuzlu ülkeleri Fransa ve Almanya, AB'nin kendi kurumsal geleceği belli olmadıkça genişleme konusundaki isteksizliklerini yineledi.
Lizbon Anlaşması, 2004 ve 2007 yıllarında 12 ülkenin Birliğe katıldığı en son iki genişlemenin ardından Birliğin daha verimli olması için planlanmıştı.
İki günlük toplantıya katılanlar arasında AB dışişleri bakanlarının, Birliğe katılmayı ümit eden Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye'den mevkidaşları da bulunuyordu.
Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç, AB'nin açık olacağını ‘çok fazla' ümit ettiğini ve ‘Batı Balkan ülkelerinin halklarının Avrupalı geleceklerini iple çektiklerini' söyledi.
Hırvatistan, Türkiye ve Makedonya'nın AB'ye katılım için hâlihazırda resmî adaylıkları bulunurken diğer Batı Balkan ülkelerinin hepsi potansiyel aday konumunda." (Elitsa Vucheva/30.03)

 

İSVİÇRE BASINI

ST.Galler Tagblatt: " Rasmussen Türkiye'ye Ödün Vereceğine Dair Göz Kırptı": "Anders Fogh Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliğine adaylığı Türkiye'de rahatsızlığa yol açıyor. Bazı köşe yazarlarının Türkiye'nin adaylığı veto etmesine dönük sözleri dahi işitildi. Fakat görüntü aldatmıyorsa Rasmussen, Türkiye'nin endişelerini giderecek bir kolaylık göstermeye hazır.
Rasmussen daha önce Türkiye'yi defalarca kızdırdı.
Türkiye'nin AB'ye katılımına kati bir şekilde karşı olan Rasmussen elbette Türkiye'de dost edinemiyor. Kendisinden önce hiçbir başbakan muhafazakâr Rasmussen kadar bu konuda bu kadar kararlı bir duruş sergilememişti.
Ayrıca 2006 yılında Jyllands Posten gazetesindeki Muhammed karikatürleri krizi de Rasmussen'in hanesine yazılmış bulunuyor." (Jan Keetman/31.03)

 

SIRBİSTAN BASINI

RTC TV:  "Erdoğan'ın Partisi Seçimlerde Düşük Performans Gösterdi": "Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi, pazar günü yapılan yerel seçimlerde aldığı yüzde 39 oranındaki oyla 2002 yılından bu yana en kötü seçim sonucunu aldı.
Yine de bu seçim sonuçlarının, Türkiye'de AB yolundaki reformların durdurulmasına sebep olmayacağı bekleniyor. Bu durum sadece Erdoğan'ın muhalefetle bir uzlaşı yolu bulması gerektiğini gösteriyor.
Erdoğan, AB'ye üyelik yolunda engel teşkil eden 1982 Anayasası'nda reform yapılacağı ve Anayasa Mahkemesinin işleyişi konusunda değişiklik yapılacağı sözü vermişti." (31.03)

 

NOT: Bu bülten, 30 Mart-02 Nisan 2009 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.

Bu döküman ab.gov.tr sitesinde bulunan makaleden otomatik üretilmiştir