Son Güncelleme: 06 Mayıs 2009
Bülten No : 023 16 Ocak 2009
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
ALMANYA BASINI
Frankfurter Rundschau: "Türkiye Teşhir Edildi": "Avrupa Parlamentosu, AB aday ülkesi Türkiye ile ilgili sabrını yitirmeye başladı. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu, Recep Tayyip Erdoğan hükümetini son üç yıldır ülkedeki reform temposunu düşürmekle eleştirdi. Hükümetin artık yenilenme sürecine bağlı kalmak niyetinde olduğunu göstermesi gerektiğini belirten Komisyon, Ankara'nın liman ve havalimanlarını Gümrük Birliğinin gerektirdiği üzere, AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti'nin gemi ve uçaklarına açması gerektiğini vurguladı.
Ankara 2009 yılının sonlarına kadar Kıbrıs Cumhuriyeti gemi ve uçaklarına liman ve havalimanlarını açmadığı takdirde müzakereler bu durumdan olumsuz etkilenecektir." (thk/13.02)
Der Tagesspiegel: "Avrupa Parlamentosu: Türkiye'de Çok Az İlerleme Kaydedildi": "Türkiye, AB'ye tam üyelik için gerekli siyasi ön koşulları yerine getirmekten çok uzak bulunuyor. Avrupa Parlamentosunun Dış İlişkiler Komisyonu perşembe günü büyük bir çoğunlukla aldığı bir kararda, Türkiye ile üç yıldan daha uzun bir zamandan beri yürütülen müzakerelerle ilgili olarak bu kanıya vardı.
Avrupa Parlamentosunun bildirisinde, Türk Hükümetinin, son üç yılda devlet ve adalet ile ilgili gerekli reformları gerçekleştiremediğinden söz ediliyor. Bildiride, Türkiye'de düşünce ve din özgürlüğü konularında aksaklıklar bulunduğuna dikkat çekiliyor. Hatta FDP'li siyasetçi Alexander Graf Lambsdorff, Türkiye'de işkencenin artış gösterdiğini belirtirken, kısa bir süre önce ülkede bir cezaevinde bir tutuklunun işkenceden hayatını kaybettiğini vurguladı." (Thomas Gack/13.02)
Süddeutsche Zeitung: " Türkiye ile Açık Konuşuluyor": "Türkiye, Avrupa Birliğinin başını gittikçe ağrıtmaya başlıyor. AB, Türkiye'deki reform hareketinden çok umutluydu. Ancak son zamanlarda Ankara'nın ilerleme kaydetmek yerine daha çok gerilemeyi tercih ettiği gözlemleniyor. Türkiye'nin AB üyeliği için uğraş verenler dahi, Avrupa Parlamentosunun ülkedeki gelişmelerle ilgili sert eleştirilerine karşı çıkmıyorlar. Acı gerçek şudur ki, tam üyeliğin çekiciliği bile Türkiye'nin demokratik ve hukuk devleti alanında gelişme göstermesine oldukça sınırlı bir katkı sağlamıştır.
Bu durumda Avrupa artık Ankara ile ilişkilerin nasıl yürütüleceğine karar vermek zorundadır. Bunu yaparken de, Türkiye'nin, ulusal gururunun zedelendiği ve Avrupa'nın kibirliliğinin kurbanı olduğu iddialarından etkilenmemelidir. Neticede, Avrupa Birliğine girmek isteyen Türkiye'nin kendisidir. AB'nin talepleri de yersiz ve gereksiz değildir. Şüphesiz,
Avrupalılar üyelik müzakerelerini şu anda olduğundan daha geniş bir alana yayabilirlerdi. Ancak Türkiye, AB'ye karşı Gümrük Birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği sürece, bazı önemli müzakere başlıklarının açılması söz konusu olamaz." (Martin Winter/13.02)
Süddeutsche Zeitung: "Türkiye'ye Sert Uyarı Geldi" : "Avrupa Parlamentosu Türkiye'deki gelişmeleri sert bir şekilde eleştirdi. Parlamentonun Dış İlişkiler Komisyonu çarşamba günü yayımladığı bir bildirisinde, Türkiye'deki reform sürecinin gittikçe yavaşlamasından endişe duyulduğu ifade edildi. Hatta FDP'li siyasetçi Alexander Graf Lambsdorff, ülkede reform sürecinin yürürlükte olup olmadığının sorgulanması gerektiğinden bahsetti.
Üyelik müzakerelerinin yürütüldüğü Türkiye özellikle düşünce ve basın özgürlüğünün kısıtlanması, işkencenin artması ve polisin şiddete başvurması konularında eleştiriliyor. Komisyonun bildirisinde, demokratik toplumlarda, sık sık internet siteleri kapatmanın ve eleştirel haber yapan kurumlara karşı dava açmanın basın özgürlüğünün gelişmesine bir katkı sağlamayacağından söz ediliyor." (Martin Winter /13.02)
Der Western: "AB Adayı Türkiye'den Dolayı Duyulan Hayal Kırıklığı": "Avrupa Parlamentosunda, AB'ye aday Türkiye'nin yetersiz çabalarına karşı duyulan memnuniyetsizlik büyüyor. AB'li parlamenterlere göre namus cinayetlerinin yeterince üzerine gidilmemesi en ciddi eksiklikler arasında görülüyor.
Avrupa Parlamentosunun Dış İlişkiler Komisyonunda en son hazırlanan ilerleme raporunda, Türkiye'de gittikçe yavaşlayan reform sürecinin endişe verici olduğu belirtiliyor.
AB'li parlamenterlere göre, düşünce özgürlüğünün yeterince korunmaması, namus cinayetlerinin üzerine yeterince gidilmemesi, gayrimüslimlerin gerektiği kadar korunmaması ve siyasi gruplar arasında giderek artan kutuplaşma en ciddi eksiklikler arasında görülüyor." (Augustin Palokaj ve Knut Pries/12.02)
AVUSTURYA BASINI
Die Presse: "Enerji Yüzünden Türkiye'nin Katılımına İhtiyacımız Var": "AB Parlamenteri Hannes Swoboda (SPÖ) çarşamba günü, ‘AB'nin enerji güvencesi için Türkiye'nin üyeliğine ihtiyacımız var.' sözleriyle dikkatleri üzerine çekti. Swoboda grup arkadaşları ile birlikte, Avrupa Parlamentosunun Dış Politika Komisyonunun Türkiye'nin katılım çabalarını değerlendirmesi çerçevesinde, AB Komisyonunun Türkiye ile derhal müzakerelere başlaması ve enerji başlığı üzerinde görüşmesi gerektiğini açıkladı. Sosyal demokratlar, müzakerelere hız kazandırılması görüşünde.
Sosyal Demokratlar Grubu, ‘Türkiye üzerinden enerji akımını garanti altına almak istiyorsak, enerji konusunda iş birliğine ilişkin görüşmelere açık olmalıyız.' diyor. Buna karşın AP'deki en büyük grup olan Muhafazakârlar ise burada söz konusu olanın yalnızca başlıkların açılışının yapılması olmadığını belirtiyor ve bundan önce insan hakları, yargı ve iç politikada yapılması gereken reformların gerçekleştirilmesini istiyorlar." (Regina Pöll/12.02)
FRANSA BASINI
AFP: "Babacan: Türkiye, 2013 Yılına Kadar AB'ye Girmeye Hazır Olacak": "Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan bugün Riga'da, Türkiye'nin 2013 yılına kadar Avrupa Birliği'ne katılmaya hazır olacağını söyledi.
Babacan basına yaptığı açıklamada, ‘Avrupa Birliği'ne girmeye tam kararlıyız. 2013'e kadar Türkiye hazır olduğunu bildirecek ancak AB kendi cephesinde hazır olur mu bilmiyoruz' dedi.
2004 yılından beri birliğe üye olan Baltık ülkesi Letonya'ya gerçekleştirdiği resmi ziyarette konuşan Dışişleri Bakanı Babacan, ‘Çok da acelemiz yok' dedi. Bakan sözlerini, ‘Türkiye, iki yahut üç yıl içerisinde şimdikinden farklı olacak' şeklinde sürdürdü." (12.02)
İNGİLTERE BASINI
REUTERS: "Başbakan Erdoğan Türk Halkından Reformlarda Yol Almak İçin Yeniden Yetki İstedi": "Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bugün seçmenlerinden,kötüye giden ekonomiyi düze çıkarmak ve AB reformlarında yol almak için, liderliğinde hükümet eden AK Parti'ye mart ayındaki yerel seçimlerde yeniden yetki vermelerini istedi.
İslami kökenli AK Parti, 2007 parlamento seçimlerinde ezici bir zafer kazanmış olmakla beraber, Mart 2009 seçimleri arifesinde, yıllardır süren güçlü bir büyüme grafiğinin peşinden artan işsizliğin de eklendiği pek çok sıkıntıyla karşı karşıya.
Öteden beri AK Parti'nin kalesi olan Anadolu'da seçim gezisine çıkan Erdoğan, binlerce destekçisine, Türkiye'nin bu ekonomik sıkıntıdan kurtulacağını ve AB üyeliği için öngörülen özgürlükleri sağlayacağını söyledi." (Paul de Bendern/13.02)
REUTERS: "AB Kıbrıs'tan Barış Şansını Yakalamasını İstedi": "Avrupa'nın genişlemeden sorumlu yetkilisi bugün, etnik olarak bölünmüş durumdaki Kıbrıs'taki taraflardan, Türkiye'nin AB'ye girme umutlarını boşa çıkaran anlaşmazlığın çözümü için bu yılki ‘benzersiz' şansı yakalamalarını istedi.
2004'ten bu yana AB üyesi olan Kıbrıs, Yunanistan'ın desteklediği kısa süreli bir darbenin körüklediği 1974 Türk işgalinden bu yana Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında bölünmüş durumda.
Toplumlar 2008 Eylül ayında yeniden birleşme görüşmelerini başlattı, ancak müzakereler yavaş ilerliyor. Diplomatlar bu yıl Kıbrıs Türk seçimlerinden ve Türkiye'nin AB'ye katılma başvurusuna dair yapılacak değerlendirmeden önce anlaşmazlık konusunda bir ilerleme görmek istiyor.
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, ‘Bu yıl Kıbrıs'ı yeniden birleştirme ve Avrupa topraklarında uzun süredir devam eden bu anlaşmazlığa bir son verme konusunda benzersiz bir fırsat mevcut' dedi.
Söz konusu anlaşmazlık, en sonuncusu 2004'te Kıbrıslı Rumların adanın AB'ye katılmasından bir hafta önce bir BM barış anlaşması taslağını reddettiğinde olduğu gibi, nesillerdir diplomatları hayal kırıklığına uğratıyor." (Sarah Ktisti ve Simon Bahçeli/13.02)
İSVİÇRE BASINI
Neue Zürcher Zeitung: "Serbest Dolaşıma Evet'in Sonuçları": "Bazı yorumcular bugün hala AB üyeliği konusunda konuşma cesaretinde bulunulduğunda kaba bir şekilde küfrediyorlar. Ne kadar yanlış! Çıkarlarımızı gelecekte en iyi nasıl koruyabileceğimizi kendi kendimize önyargısız bir şekilde sormalıyız. Bu bağlamda da özellikle genişleme konusunda ikili anlaşmalara tutunmaya devam ederek değil, AB üyesi olarak egemenliğimizin daha güçlü olacağı hemen ortaya çıkıyor.
Bir örnek: AB'de oybirliği prensibi olduğu için, başka bir ülkenin alınması söz konusu olduğunda her üye ülkenin veto hakkı var. Türkiye'nin Birliğe alınması gündeme gelmiş olsa, İsviçre bir AB üyesi olarak parlamentoda halkın üzerinde oylama yapacağı bir referandum kararı alabilir. Farzedelim ki, İsviçreli seçmenler 'hayır' dedi. Böyle bir durumda hükümet veto hakkını kullanır ve Türkiye'nin üyeliğini engeller.
Eğer İsviçre dışarıda kalırsa, Türkiye'nin AB üyeliğinde söz hakkımız olmayacak. Türkiye günün birinde AB üyesi olursa, zarlar atılmış olacak. ‘Türkiyesiz bir AB' ile sözleşmeler yapma imkanı kalmayacak. İsviçre kişilerin serbest dolaşımına bu ülkeyi de dahil etmek istemezse, diğer üyelerle olan kişilerin serbest dolaşımı da iptal olacak ve bu herhalde diğer sözleşmeler için de geçerli olacaktır." (Sosyal Demokrat Parti'sinden (SP) Winterthur'lu Ulusal Meclis Milletvekili Jacqueline Fehr/12.02)
NOT: Bu bülten, 11-15.02.2009 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.