Son Güncelleme: 22 Nisan 2009
Bülten No : 021 10 Ocak 2009
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
YUNANİSTAN BASINI
To Vima: "Anahtar": "Cumhurbaşkanı Hristofyas'ın, ‘Kıbrıs konusunun çözümüne ilişkin anahtarın Ankara'nın elinde' olduğunu söylemesi bir tesadüf değildi. Aynı şekilde söz konusu açıklamaların, iki devlet arasında ortaklık temelinde ve Türkiye'nin garantörlüğünün devamını öngören bir çözüme dair bilinen Türk tezlerini tekrarlayan Türk Dışişleri Bakanının işgal altındaki Kıbrıs'ı ziyareti sırasında yapılması da bir tesadüf değildi. Türklerin anlamadığı -daha doğrusu kasten anlamak istemediği-, garantörlüğün 1960'lı yıllarda gerekli olmasıydı ancak bugün, Kıbrıs'ın AB üyesi olması nedeniyle artık böyle bir şey olamaz. Aynı şekilde Türkiye'nin hem Avrupa Birliği üyesi olmak istemesi ve hem de AB üyesi bir ülkenin toprağının hala işgal altında tutulması da düşünülemez. Zaten Cumhurbaşkanı Hristofyas'ın, ‘Kıbrıs'ın Türkiye'nin AB üyesi olmasından yana olduğunu, fakat Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir bölümünün işgal altında tutulmasına devam edilirse bu desteğin devam etmeyeceğini' açıklamasının nedeni de bu." (Yannis Kartalis/10.02)
ALMANYA BASINI
Welt Am Sonntag: "Birçok Alanda Verilen Sınav": "İsrail'deki seçimler öncesinde ortam her bakımdan bulutlu gözüküyor. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu'ndaki İsrail'e yönelik sert çıkışı çoğu kimse tarafından Türkiye'nin İslam ülkeleri ve hatta aşırı komşularıyla yakınlaşması olarak algılanıyor.
Türk Başbakan Erdoğan'ın son zamanlarda İsrail'e yönelik sert çıkışları siyaset ve güvenlik uzmanlarınca ciddiye alınıyor. Bu çıkışlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün laiklik geleneğinden ciddi anlamda kaymalara neden olabilir ve Orta Doğu'daki dengeleri etkileyebilir.
Fakat Başbakan Erdoğan'ın bu tavrı Avrupalılar için de düşündürücüdür. 100 milyon nüfusa sahip bir Türkiye'nin orta vadede AB'ye alınıp alınmayacağı gittikçe acilen cevaplandırılması gereken bir soru haline geliyor. Türkiye AB'ye üye olursa acaba aydınlanmış Batı'nın bir meşale taşıyıcısı mı, yoksa fanatik İslamın bir Truva Atı mı olacak?" (Lord Weidenfeld/10.02)
Süddeutsche Zeitung: "Yanlış Anlaşılmaya Neden Olan Davet":"Şansölye Merkel kısa bir süre önce yayımlanan bir video mesajında, G-20 zirve toplantısına hazırlık amacıyla 22 Şubat günü ‘G-20 Grubunun Avrupalı üye ülkelerini Berlin'e davet ettiğini' açıkladı. Bu açıklama, örneğin Ankara'da dikkatle kaydedildi.
Alman diplomatların ise böyle bir davetten haberi yok.
AB üye adayı Türkiye, Avrupalılar tarafından eşit bir muhatap olarak kabul edilip edilmediğini hassas ve dikkatli bir şekilde izliyor. Türkiye'nin Berlin'e davet edilmesi, herhangi bir yükümlülük içermeyen önemli bir jest olurdu. Bu, öncelikle de Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına geri dönüşü gibi yakında alınacak önemli kararlarda Türkiye'nin onayına ihtiyaç olacağı için önem taşıyor.
Şansölyelik tarafından konu hakkında yapılan bir açıklamada, video mesajında dile getirilen ‘G-20 Grubunun Avrupalı üye ülkeleri' ifadesinin Türkler tarafından olduğu kadar Rusya tarafından da yanlış anlaşıldığı, Berlin'de düzenlenecek olan hazırlık toplantısının, AB içinde ortak görüş oluşturmaya yönelik olması nedeniyle, toplantıya AB üyesi ülkelerin katılacağı belirtildi" (Daniel Brössler/10.02)
NOT: Bu bülten, 09.02.2009 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.