2008-09-15 AB Bülteni

Son Güncelleme: 07 Ekim 2008

2008-09-15 AB Bülteni

Bülten No : 110 15 Eylül 2008

DIŞ BASINDA

TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

AVUSTURYA BASINI:
Die Presse:
"Türkiye'nin Kendini Gösterme Zamanı": "Brüksel çevreleri şimdiye kadar Türkiye'nin yakın bir zamanda AB'ye katılımına gerçekten şans tanımıyorlardı. AB Komisyonu temsilcileri gerçi resmi dilde, ülkenin müzakerelerde Balkanlar'daki herhangi bir AB adayıyla eşit şansa sahip olduğunu vurguluyorlardı, ama gayri resmi alanda birçok AB ülkesinde kamuoyu Brüksel ile Ankara'nın birbirine yakınlaşmasına engel oluşturuyordu. ‘Türklerin' AB'deki imajının çok kötü olduğu söyleniyordu. Ülkede insan hakları ve yasalar konusunda, tartışmayla çözüme kavuşturulamayacak sorunların olması da cabası. Ancak Ankara şimdi, AB'nin de belki günün birinde karşı karşıya kalmak zorunda kalacağı bir AB adayı konusunda diplomatik bir girişimde bulunmak istiyor. Türkiye Kafkasya'da güvenliği artırma girişimiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, işbirliğini yoğunlaştırmak ve istikrarı artırmak üzere süratle bir ‘Kafkasya Platformu' oluşturulmasını önerdi. Ankara Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan gibi Kafkas ülkeleriyle bir ağ oluşturmanın Türkiye'nin yararına olacağı görüşünde. Gül böylece hem söz konusu ülkelerden hem de Avrupa'dan olumlu sinyaller aldı. Hafta sonunda Fransa'daki Avignon'da toplanan 27 AB ülkesinin Dışişleri Bakanları, Gürcistan ihtilafı ve ülkenin geniş kesimlerinin Rusya'nın işgali altında olması göz önünde bulundurulacak olursa, bu girişimin AB için de önem taşıyabileceği konusunda görüş birliğine vardılar. AB gelecekte Avrupa'ya daha fazla enerji sağlayacak olan bu bölgenin istikrarlı olmasına son derece önem veriyor. Avusturya Dışişleri Bakanı Plassnik (ÖVP) de Avignon'daki toplantıda Türkiye'nin değerli bir "arabulucu" olabileceğini söyledi. AB'nin genişlemeden sorumlu Komiseri Olli Rehn dün Presse gazetesine, Türkiye'nin Kafkasya krizinde oynadığı ‘yapıcı ve olumlu rolün, ülkenin bütün Avrupa vatandaşları gözünde anahtar rolüne sahip olduğunu gösterdiğini' söyledi ve Türkiye'nin diplomatik çabalarının Avrupa Birliği için büyük önem taşıdığına işaret etti. Rehn, Ankara'nın komşu ülkelerdeki istikrarın korunması için çaba gösterme açısından iyi bir ortak olduğunu belirtti. Türkiye ‘Kafkasya Platformu'unun yanı sıra Ermenistan ile ikili ilişkileri düzeltme çabalarıyla da dikkatleri üzerine çekti. 1915'teki Ermeni katliamından bu yana iki ülke arasındaki ilişkiler donmuştu. Ama Cumhurbaşkanı Gül hafta sonunda Ermeni meslektaşı Serj Sarkisyan'ın davetini kabul ederek, iki ülkenin milli takımları arasında yapılan Dünya Şampiyonası grup eleme maçını izlemek üzere Ermenistan'a gitti. Gül bu vesileyle, ‘Ermenistan ile sorunları çözmek istediğini' de belirtti. AB çevreleri bu tutumu da, Birlikteki müşterek değerler anlayışına uygun, ‘önemli bir çaba' şeklinde nitelendirerek övdü. AB ülkeleri 2005'te müzakerelerin başlamasından bu yana hep müşterek değerlere işaret ediyor. Avrupa Parlamentosundaki Türkiye raportörü Hollandalı Ria Oomen-Ruijten buna rağmen, diplomatik alandaki bu gelişmelere dayanarak ülkenin yakında AB'ye katılacağının söylenemeyeceğini belirtti ve insan haklarından yasalara kadar ülkedeki reformların ‘tümünde' bir duraklama kaydedildiğini vurguladı. Oomen-Ruijten, ‘Umarım reformları hızlandırırlar. Top artık gerçekten Türkiye'de' dedi." (Regina Pöll, 12/09)


İNGİLTERE BASINI:
Reuters:
"Siyaset ve Ekonomi Türkiye'nin AB Reformlarını Yine Yavaşlatacak": "Türkiye, iktidar partisinin kapatılması davası da ortadan kalkınca artık AB'ye katılım amaçlı olup uzun zamandır ertelenen reformlara hız vereceğini açıkladı, ancak yaklaşan yerel seçimler ve durgunlaşan ekonomi bu yıl cesur hamleler yapma isteğini azaltacaktır. Ankara, AB ile katılım müzakerelerine 2005 yılında başladı, ancak o tarihten sonra reformların hızı azalmaya ve müzakereler kaplumbağa hızıyla ilerlemeye yüz tuttu. AK Parti, hükümet ile laikler arasındaki gerilimin, ülkenin siyasi enerjisini tükettiğini açıklayarak ekim ayında parlamentonun açılmasıyla birlikte AB üyelik çalışmalarına yeniden hız vermeyi taahhüt etti. Ankara'nın AB nezdindeki başmüzakerecisi Dışişleri Bakanı Ali Babacan pazartesi günü, AB dışişleri bakanları ile Brüksel'de hükümetin reform planlarını görüşecek. Reuters'e verdiği mülakatta Babacan, ‘Ne olursa olsun bizden bekleneni ve yapmamız gerekeni çok iyi biliyoruz (...) Reform programımız uyarınca ilerlemek için her türlü nedenimiz var' dedi. Ancak analistler, gelecek mart ayında yapılacak yerel seçimler ile kötüye giden ekonomi, laik elit ile aralarındaki gerginliği yeniden ateşleyebilecek değişiklikleri başlatmaktan alıkoyacağını ifade ettiler. Geçmişte de pek çok kez reformları hızlandırma sözü verildi ama tutulmadı, dolayısıyla bu defa önemli bir ilerleme olmasını bekleyen de çok az. Deneyimli gazeteci Mehmet Ali Birand bu hafta köşesinde şöyle yazdı: ‘AB girişimi şu an AK Parti hükümetinin çıkarına değil. Bakanlar Kurulu ve Başbakanın önceliği yerel seçimler. O zamana kadar kabine, hükümeti olumsuz yönde etkileyecek bir şeye dokunmak istemez.' Eurasia Group'tan Wolfango Piccoli de hükümetin reformları hızlandırma niyetinden kuşkulu. Geçen hafta hükümet, AB üyeliği çalışmaları için tarih ve planları açıklayan 400 sayfalık bir belge yayımladı, ancak Piccoli, bunun tamamıyla ‘dejavu' olduğunu söyledi ve ekledi: ‘Hükümetin manevra alanı çok kısıtlı ve içerideki durum hükümetin cesur reformlar yapmasına müsaade etmez.' Piccoli, mahkemenin AKP'ye verdiği para cezasının, ‘partiyi göz hapsine aldığı', bunun da partiyi, askeri harcamaların denetimi ve etnik Kürtlere kültürel haklar tanınması gibi AB destekli hassas reformlarla uğraşmak konusunda isteksiz kılabileceğini ifade etti. Bu hafta yayımlanan bir kamuoyu yoklamasına göre, Türklerin sadece yüzde 26'sı ülkelerinin günün birinde AB'ye katılacağına inanıyor. Parlamento ekim ayında 2009 bütçesini görüşecek. Analistler ise bunun milletvekillerini AB reformları ile ilgilenmekten alıkoyacağını söylediler. Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinde 35 başlıktan sekizi açılmıştı ve Türkiye, 2008 yılının geri kalan kısmında iki başlığın daha açılacağını umuyor. Avrupa Komisyonu yıllık ilerleme raporunu kasım ayında açıklayacak. AB, Kıbrıs konusundaki çıkmaz nedeniyle Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya almıştı. Kıbrıslı Rum ve Türk liderler arasındaki yeniden birleşme görüşmeleri, on yıllardır süren ihtilafın çözüleceği yönünde umutları canlandırdı, ancak arabulucular hızlı bir düzelme beklemiyorlar. Brüksel, Türkiye'ye reform için uzlaşı sağlanması çağrısında bulunurken, geçen hafta iki ana muhalefet partisi, hükümetin yeni AB gündemi konusunda, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile görüşmeyi reddetti. Avrupalı bir diplomat, ‘Türkiye'de problem, siyasi güçler arasında uzlaşma ve mutabakat kültürünün olmayışı' dedi ve ekledi: ‘Pek çok Türkten, 2008'in AB yılı olacağını duyduk, muhtemelen Abdullah Gül parlamentoyu açarken bunu yineleyecek, ama Türk siyasetinin temel problemleri hala olduğu yerde duruyor'." (Ibon Villelabeitia , 12/09)

 

NOT: Bu bülten, 12-14 Eylül 2008 tarihleri arasında Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.

Bu döküman ab.gov.tr sitesinde bulunan makaleden otomatik üretilmiştir