2008-06-27 AB Bülteni

Son Güncelleme: 04 Ağustos 2008

2008-06-27 AB Bülteni

Bülten No : 81                                                                                                                                                                    27 Haziran 2008


DIŞ BASINDA

TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

 

ALMANYA BASINI:
Almanya'nın Sesi Radyosu:
"AKPM Türkiye Raporunu Oyluyor" : "Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), ‘Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi' konulu rapor ve buna bağlı karar tasarısını bugün oylayacak. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin Belçikalı üyesi Luc Van den Brande tarafından kaleme alınan taslak metinde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin izleme komitesinden, anayasa hazırlama sürecini ve devlet kurumlarının demokratik işleyişini yakından izlemesi istendi. Oylama sonucunda, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye için izleme süreci mekanizmasının gözden geçirilmesini isteyebilir. Metinde Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik kapatma davasının endişe verici olduğu da belirtiliyor. Taslak metinde, Adalet ve Kalkınma Partisine karşı açılan kapatılma davasının Türkiye'nin yeni bir anayasaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu gösterdiği vurgulanıyor." (26/06)

 

AZERBAYCAN BASINI:
Merkez:
 "Barroso, Sarkozy'yi Eleştirdi": "Avrupa Komisyonu Başkanı Barroso, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi eleştirdi. APA ajansının yaptığı habere göre, Türkiye'ye verilen sözlerin yerine getirilmesinin önemli olduğunu söyleyen Barroso, ‘Türkiye'nin hiçbir zaman AB üyesi olmayacağını dile getirmek Sarkozy'nin en doğal hakkı, fakat AB üyeliği sürecinde güvenilirliğini korumak zorunda. ABD, Çin veya Rusya ile herhangi bir anlaşma imzalandığı zaman, bize, söz konusu anlaşmanın, hükümet değişikliği olması halinde hukuki gücünü kaybedip etmeyeceği sorulursa ne yapacağız? Herkese, verilen sözü yerine getirmeyi ve müzakere sürecine sadık kalmayı tavsiye ediyorum' dedi. Sarkozy'nin açıklamasının, teşkilatın güvenilirliğine bir darbe olduğunu ifade eden Barroso, AB'nin, Türkiye'ye üyelik konusunda net bir vaatte bulunmadığını ve müzakerelerin, sonuç beklenmeden yapıldığını vurguladı." (26/06)

Zaman: "Avrupa Parlamentosunda Türkiye Dostları Grubu Oluşturulabilir": "Türk asıllı Alman sosyalist milletvekili Vural Öger'in girişimiyle, Avrupa Parlamentosunun 6 üyesi, Türkiye'nin AB üyeliğine destek amacıyla Türkiye Dostları Grubu oluşturma kararı aldılar. Avrupa Parlamentosunun 3. büyük grubu olan Liberal Grup Başkanı Graham Watson'un da katıldığı söz konusu grup, 2-3 ay içerisinde hazırlık işlemlerini tamamladıktan sonra, Avrupa Parlamentosunun Sonbahar Dönem Toplantısında resmen faaliyete başlamayı planlıyor." (26/06) 

FRANSA BASINI:
AFP: "Türkiye... AKP'ye Karşı Açılan Dava, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisini Endişelendiriyor": "Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), takibatın ‘ülkenin siyasal istikrarına, kurumların demokratik işleyişine ciddi zarar vermesi ve acil ekonomik reformları geciktirmesinden' dolayı ‘endişeli' olduğunu ifade etti. Dava, Anayasa Mahkemesinde görüşülüyor ve ilk oturumların temmuz ayı başında yapılması bekleniyor. Bugün AKPM tarafından tartışılan raporun yazarı Belçikalı Parlamenter Luc van der Brande, ‘Yargı siyasal emeller için kullanılamaz, bunu Türk dostlarımıza söylemek gerekiyor.' dedi. AKPM'nin İzleme Komitesi Başkanı, bunun Türk yargı sistemine bir müdahale yahut baskı olmadığını vurguladı. AKPM, gözden geçirilen 1982 Anayasası'nın ‘1980 askerî darbesinin izini taşımaya devam ettiğini' ve Türkiye'nin sıklıkla parti kapatmaya başvurduğunu saptayarak, Ankara'dan, şiddete teşvik veya övgü ve demokrasinin temel değerlerine yönelik açık tehdit gibi kriterleri göz önünde bulundurmasını talep ediyor. Türkiye'nin katılmayı çok arzuladığı Avrupa Birliği, davaya cephe aldı ve mahkemeye gitmektense AKP'ye yöneltilen suçlamaların Parlamentoda tartışılması ve sandıkta çözüme bağlanması gerektiğini düşünüyor." (26/06) 

İRAN BASINI:
Kuds:
"İranlı Uzman: AB'nin Türkiye'deki Son Gelişmelere Tepkisi Bir İşaret": "Türkiye Anayasa Mahkemesinin gelecek ay Yargıtay Cumhuriyet Başsavcının AKP ile ilgili şikayetini incelemesi bekleniyor. Bu konuda İran uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Ahmed Bahşayişi ile bir mülakat yaptık.

KASIMNEJAD: İktidardaki AKP'nin kapatılmasıyla ilgili görüşünüz nedir?

BAHŞAYİŞİ: Erdoğan liderliğindeki AKP -laiklerin onaylamadığı- türbanlı bayanların üniversitelere girmelerini istediğinde, laikler ve İslamcılar karşı karşıya geldi. Türkiye'de laikler iki gruptan oluşuyor. İlki CHP, ikincisi ise laik düzenin bekçisi sayılan Genelkurmay Başkanlığı. Bu meselenin laikler ve İslamcılar arasında ihtilafa ayrıca ülkede son olayların şekillenmesine neden olduğuna şahit olduk.

KASIMNEJAD: Türkiye'de oluşan şartlara bakıldığında laiklerin İslamcıların görüşlerine karşı çıkarak, İslamcıların sempatilerini azaltmaya çalıştıklarını söylemek mümkün mü?

BAHŞAYİŞİ: Burada mesele sempati ve antipati değil. Türk toplumu çoğulcu bir toplumdur. İslamcıların iktidara gelmeleri ve AKP'nin zafer kazanmasıyla ekonominin canlanmasına ve Türk halkının refah düzeyinin artmasına şahit olduk. Türk parasının değeri arttı ve her ne kadar hala birçok engel olsa da AB üyeliğine giden yollar için ortam hazırlandı. Türkiye'nin Ermenistan ve Kıbrıs ile olan sorunlarında yumuşama yaşandı. Buna göre İslamcıların başarıları ordunun memnuniyetsizliğine neden oldu, öyle ki laikler gücünü koz olarak kullanmaya ve AKP'yi kapatarak bu amaçlarına ulaşmaya çabalıyorlar.
Öyleyse burada konu partinin sempatisi değil, çünkü Anayasa Mahkemesi AKP'yi kapatma yönünde oyunu kullanırsa AKP'nin başka bir isimle iş başına gelmesi ve üç dört yıl siyasi faaliyet izni için çabalaması gerekiyor. Peki bu yeni oluşuma oy verilecek mi? Bunlar partinin önünde engel oluşturan sorunlar ve laikler bu tutumla İslamcıların gücünü azaltmak istiyorlar.

KASIMNEJAD: Anayasa Mahkemesinin kararı insan haklarını ihlal edecek yönde olursa, AB'nin üyelik müzakerelerini askıya alacağı yönündeki tehdidi, mahkemenin oylamasında etkili olabilecek mi?

BAHŞAYEŞİ: Türkiye, AB üyeliğini istiyor. Bu üyelikten, Ankara'nın birçok menfaati var. Üyelikle beraber Türkiye 18-19 milyar dolarlık kredilerden yararlanabilir. Türk halkı yurt dışına çıkarken Schengen vizesinden faydalanabilir. Halbuki Türkiye'nin yüzde 90'ı Asya'da yüzde 10'u ise Avrupa'da bulunuyor. Bu yüzden Türkiye'nin AB üyeliğinde bazı sorunlar mevcut. Öncelikle, Avrupalılar bir Hristiyan kulübü olduklarına inanıyorlar, Türkiye ise Müslüman bir ülke. İkincisi, Türkiye'nin sadece yüzde 10'u Avrupa kıtasında yer alıyor. Üçüncüsü, Türkiye siyasi açıdan pek de gelişmiyor. Türkiye bir ölçüye kadar İsrail, ABD ve İngiltere'nin desteğiyle AB'nin gündemine geldi. Dördüncüsü de Türkiye genellikle askeri darbe krizleriyle karşı karşıya. Halbuki AB üyesi ülkelerde asla darbe olmaz. Bunlar Türkiye'nin AB üyeliği önündeki engeller. Bu yüzden AB bu fırsatı kullanıyor ve AKP'nin kapatılmasıyla demokrasinin yok olacağına ve laiklik ilkesine dayalı kökten dinciliğin başa geleceğine inanıyor. Tabii, AB'nin bu tutumu da bir işarettir. Avrupalılar da halkın refah düzeyini ve ekonomik gelişmeyi sağlayarak sempatisini artırmak isteyen İslamcıların yerine laiklerin iktidara gelmesini istiyor." (Şeyma Kasımnejad, 26/06)

 

İSVİÇRE BASINI:
Neue Zürcher Zeitung:
"Sarkozy'nin Anayasa Reformunda Düzeltme": "Fransa Senatosu, anayasada yapılması öngörülen reformlar arasında, Türkiye'nin olası AB üyeliği için referandum yapılmasını öngören bölümü sildi. Yüksek Meclis kanadında salı sabahı yapılan oylamada 7'ye karşı 297 oyla referandum maddesini kaldırıldı. Referandum, parlamentoya daha geniş yetki tanıyan ve temmuz ayı sonunda parlamentonun her iki kanadında da oylanacak olan Sarkozy'nin geliştirdiği anayasa değişikliğinde en önemli ihtilaf maddelerinden birini oluşturmaya devam ediyor. Sarkozy'den önceki Devlet Başkanı Chirac, referandumu iki buçuk yıl önce anayasaya koydurtmuştu. Chirac, Fransızların AB anayasasına ‘evet' oyu kullanmalarını hedeflemiş, ancak başarısız olmuştu. Sarkozy şimdiki reformla referandumu anayasadan çıkarmak istemişti. Partiler üstü muhalefet oluşmuş, Ulusal Parlamento da referandum yapılmasında ısrarcı olmuştu. Senatonun salı günkü oylaması nihai değil. Ulusal Meclis ve Senatonun, Kongre beşte üç çoğunlukla bütün tasarıyı kabul etmeden önce, ikinci oturumda uzlaşmaya varması gerekiyor." (26/06)

 

NOT: Bu bülten, 26 Haziran 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.

Bu döküman ab.gov.tr sitesinde bulunan makaleden otomatik üretilmiştir