Son Güncelleme: 23 Haziran 2008
Bülten No : 73 17 Haziran 2008
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
ABD BASINI:
The Washington Times: "Türkiye'nin AB Üyeliği Üzerine Müzakereler Yeniden Başlıyor": "Türkiye ve Avrupa Birliği, İrlanda'nın 27 üyeli bloğu daha da birleştirmeyi amaçlayan bir anlaşmayı referandumda reddetmesi üzerine yaşanan kargaşaya rağmen bu hafta yeni bir müzakere turuna başlıyor. Türkiye-AB müzakereleri, Avrupa'nın bazı bölümlerinde Türkiye'nin adaylığına hatırı sayılır muhalefet ve Türklerin, üyelik başvurularına ‘ikinci sınıf muamele' yapıldığına dair artan içerlemeleri arasında 2005'te başlayan bir süreci canlandıracak. İrlanda geçen hafta bir referandumda, AB bürokrasisini daha etkin hale getirme ve liderlerine daha fazla güç verme amaçlı Lizbon Anlaşmasını reddetti. 27 üyenin tamamının anlaşmayı kabul etmesi gerekiyordu ama sadece İrlanda referanduma gitti. Türk analizciler İrlanda'nın anlaşmayı reddetmesini sıradan Avrupalıların birçoğunun daha AB'ye yabancılaştığının işareti olarak yorumladılar. 2005'te Fransız ve Hollandalı seçmenlerin anayasa anlaşmasını reddederek bu çabayı felce uğratmalarına dikkat çektiler. Türkiye ile müzakereler hâlâ gündemde ve bu müzakereler, bekleyen toplam 35 bölümden ikisiyle -‘şirketler hukuku' ve ‘fikri haklar yasası'- ile ilgili. Diğer sekiz bölüm üzerine görüşmeler Türkiye, Kıbrıs Rum hükümetini tanımayı reddedince dondurulmuştu. AB'deki kamuoyu araştırmaları Avrupalıların yüzde 59'unun Türkiye'nin üyeliğine karşı olduğunu gösteriyor. Bu rakamlar Almanya ve Yunanistan'da sırasıyla yüzde 74 ve 79'u buluyor. Türkiye yeni müzakerelere bir kriz ortamında yaklaşıyor." (Andrew Borowiec , 16/06)
ALMANYA BASINI:
Frankfurter Allgemeine Zeitung: "Avrupa'nın Akit Derdi": "İrlandalıların yapılan referandumda Lizbon Anlaşmasına olumsuz yaklaşmaları Avrupa Birliğinde haklı olarak kızgınlığa ve hayal kırıklığına neden olmuştur. Avrupa Birliğini daha şeffaf, daha işler, daha demokratik hale getireceği ve Avrupa'ya dünyada bir ağırlık kazandıracağı söylenen bu anlaşma, üyelerin üçte ikisi tarafından onaylandı. Daha önceleri ise Fransa ve Hollanda, Avrupa için öngörülen ‘Anayasa' ihtirasına karşı çıkmışlardı. Avrupalıların son zamanlarda Birliğin kurumlarını toparlama gayretlerinin pek başarılı olduğu söylenemez. Bu bağlamda, Avrupa Birliğinin genişlemesi konusunda genişlemenin durdurulması yönünde yeni düşünceler ortaya atılıyor. Bu talebin ilginç yanı bu zamana kadar Türkiye'nin üyeliğine şiddetle taraf olanlarca yapılması ve bu kesimin hala AB'nin ‘doğu genişlemesi'ni hazmedememiş gibi gözükmesidir. AB'nin doğu genişlemesi bir takım aksaklıklara rağmen birleşme siyaseti adına ekonomik, stratejik ve moralman olağanüstü bir başarıdır. Bu nedenle, AB'nin kurumsal yapısının çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı söylenemez. AB'nin ‘Güneydoğu Avrupa genişlemesi'nin durdurulmasının tavsiye edilmesinin ardında kurumsal yapının etkilenmesi endişesinin ötesinde başka bir takım nedenler olsa gerek." (Klaus-Dieter Frankenberger , 16/06)
Süddeutsche Zeitung: "İrlanda'nın 'Hayır' Demesi Avrupa'yı Krize Soktu": "Alman Hristiyan Birlik Partisi CSU, İrlanda'daki referanduma tepki olarak AB'nin Türkiye müzakerelerini durdurmasını talep etti. Berlin'deki CSU eyalet grubu lideri Peter Ramsauer, Hırvatistan'ın dışında yürütülen AB üyelik müzakerelerinin durdurulması gerektiğini belirtti. Ramsauer, bu aşamada Türkiye ile başka müzakere başlıklarının açılmasının anlamsız olacağını vurguladı. CSU'lu siyasetçi, Lizbon Reform Anlaşmasının İrlanda tarafından reddedilmesi neticesinde başarısızlıkla sonuçlandığını ifade ederken, Avrupa için artık düşünce değiştirme zamanının geldiğini hatırlattı." (16/06)
Financial Times Deutschland: "AB Üyeliği İçin Zor Sınav": "TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ geçen mayıs ayında Müslüman-muhafazakâr hükümeti, işsizliği önlemek için yapısal reformlar uygulamaya koyması konusunda uyarmıştı. AB'nin son olarak yayımladığı ilerleme raporunda da Türkiye'deki iş piyasasının Ankara için ‘üstesinden gelinmesi gerektiği önemli bir alan' olduğu belirtiliyor. İstatistik Kurumunun verilerine göre, şubat ayında Türkiye'de işsizlik yüzde 11,6 civarındaydı. Bu oran şüphesiz daha yüksektir, zira işsizlerin büyük bir kesimi resmi kayıtlarda yer almıyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'de 10,7 milyon insanın kaçak çalıştığını belirtiyor. AB raporunda ise özellikle genç nüfusun işsizlikten büyük ölçüde etkilendiğine yer veriliyor. Bakan Çelik, ülkede az sayıda kadının çalışmasını erkeklerin gelir durumlarının iyi olmasına bağlıyor ve bu durumdan memnuniyet duyuyor. Avrupa Birliği, ayrıca Türkiye'deki eğitim sisteminin reforma edilmesini talep ediyor. Türk eğitim sisteminde üniversitelere büyük ağırlık verilirken, meslek eğitimi arka planda kalıyor. Türkiye'de üniversite sınavına giren 900 bin öğrenciden sadece yarısı lise ve meslek okullarına girme hakkı elde ediyor, geri kalanı işsiz bir şekilde sokaklara terk ediliyor. Üniversite sınavlarına ise bir milyon 700 bin öğrenci giriyor ve sadece 200 bini yüksek öğrenim diploması alabilecek bir eğitim hakkı elde ediyor. Dünya Bankasının yaptığı bir araştırmada, Türk ailelerinin dershanelere yıllık bir milyar dolar harcadığı ortaya çıktı. Öğretmenler Sendikası, Erdoğan hükümetini İmam-Hatip Liselerine fazla bütçe ayırmakla suçluyor. 2003-2008 yılları arasında bu okullara giden öğrencilerin sayısında iki kat artış gözlemlendi. Bu okulların muhafazakâr bir eğitim verdikleri biliniyor. Türkiye'deki eğitim sistemi ve devlet okulları kapsamlı bir şekilde reforma edilmediği sürece ülkenin ilerlemesi mümkün değildir." (Dilek Zaptçıoğlu, 16/06)
İNGİLTERE BASINI:
Reuters: "Rehn: AB'nin Genişlemesi İrlanda'nın 'Hayır' Oyuyla Tehlikeye Girmedi" : "AB'nin Genişlemeden Sorumlu Yüksek Komiseri Olli Rehn, İrlanda'nın Avrupa Birliği'nin reform anlaşmasını reddetmesinin Birliğin Balkanlardan bazı ülkeleri ve Türkiye'yi yeni üye olarak kabul etmesi vaadini ortadan kaldırmadığını söyledi. Rehn bu sözleriyle İrlanda referandumundan ‘hayır' oyu çıkmasının, 27 ülkeli Birliğe yeni üye kabul edilmesini şimdilik imkansız kıldığını söyleyen Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Poettering ile ters düştü. Rehn Reuters'a verdiği mülakatta, ‘Lizbon Anlaşmasıyla ilgili mevcut zorluklara rağmen Avrupa Birliği, Batı Balkanlar ve Türkiye'yi kapsayan güneydoğu Avrupa için AB perspektifiyle ilgili vaatlerine sadıktır. Yarın Hırvatistan ve Türkiye ile katılım konferansında bazı başlıkları açacak olmamız nedeniyle AB katılım sürecinin ilerlediği konusunda somut bir kanıtımız olacak' dedi. İrlanda'da yapılan oylama genişleme konusunda başlıca etkisini belki de Türkiye'nin fazla büyük, fakir ve kültürel olarak birlikten farklı olduğunu ileri sürenlerin argümanlarını desteklemek suretiyle gösterdi. AB yetkilileri Türkiye'nin beklendiği gibi Anayasa Mahkemesi'nin iktidardaki AK Partiyi kapatması ve önde gelen üyelerini siyasetten men etmesi halinde önümüzdeki aylarda üyelik olasılığını ciddi şekilde zedeleyeceğinden endişe duyuyor." (Paul Taylor, 16/06)
NOT: Bu bülten, 16 Haziran 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.