2008-06-06 AB Bülteni

Son Güncelleme: 16 Haziran 2008

2008-06-06 AB Bülteni

Bülten No : 66                                                                                                                                                             06 Haziran 2008


DIŞ BASINDA

TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

AVUSTURYA BASINI:
Die Presse:
"Türkiye'ye Fransa Engeli": "Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy'nin Anayasa'dan çıkarmak istediği şeyi, parlamenterler arka kapıdan yeniden Anayasa'ya sokmak istiyor: ‘Türkiye'nin AB'ye katılımı halinde Fransa'da zorunlu olarak halk oylaması yapılması.'Çoğunluğu oluşturan UMP'li parlamenterlerin AB'nin genişlemesi konusundaki çekinceleri, hükümete duydukları sadakatten daha güçlüydü. Parlamentonun, Fransız kurumlarının modernleştirilmesi için yapmayı planladığı anayasa değişikliği taslağında yer alan çok sayıdaki değişikliklerden biri de, AB'ye bundan sonraki katılımlarda halk oylaması yapılması. Parlamentonun bu hafta kararlaştırdığı taslakta, UMP temsilcilerinin isteği üzerine, aday ülkenin nüfusunun AB halkının yüzde beşinden fazla olması halinde, zorunlu olarak halk oylaması yapılmasını öngören bir maddeye de yer verildi. Teorik olarak başka ülkelerin katılımının da bu yoldan engellenmesi mümkün olabilmesine karşın, burada asıl kastedilen tabii ki Türkiye. 4.4 milyon nüfuslu Hırvatistan söz konusu olduğunda ise böyle bir referanduma gerek kalmıyor.Devlet Başkanı Jacques Chirac, demografik ve coğrafi kriterler göstermeksizin, bütün genişlemeler için otomatikman referandum yapılması şartının Anayasa'da yer almasını sağlamıştı. Ancak halefi Nicolas Sarkozy, bu ağır yükümlülüğü Anayasa'dan çıkarmak istiyordu." (Rudolf Balmer, 05/06)

Die Presse: "Türkiye Avrupa'nın Bir Parçası Değil": "Oliver Pink'in FPÖ Başkanı Heinz Christian Strache ile yaptığı ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan mülakatın Türkiye ile ilgili bölümünün çevirisi şöyledir:

PINK: Ümit Korkmaz, Ronald Gercaliu, György Garics, Ramazan Özcan, İvica Vastic gibi yabancı isimler taşıyan bu futbolcular bugün Avusturya milli takımının formasını giyiyor. Bu sizi şaşırtıyor mu?

STRACHE: Hayır, özellikle de Ivica Vastic çok iyi entegre olmuş bir göçmen, bugün tam bir Avusturya vatandaşı, bütün gençlere örnek olabilir.

PINK: FPÖ'ye kalsaydı, Korkmaz ailesi ve diğerleri Avusturya'da olamayacaklardı...

STRACHE: Aksine. Bu her zaman karşılaştığımız kötü bir iftira. Biz kitle halinde göçe karşıyız, kimin geldiğine, hangi eğitimde olduğuna bakılmadan gerçekleşen göçe. Ama gayet iyi entegre olan, Almanca öğrenen, çalışan, vergi ödeyen, dürüst göçmenlerin de olduğunu her zaman söylüyoruz, bunlar vatandaş olmaya hak kazanıyorlar.

PINK: Yani milli takımda çok kültürlülüğe karşı değilsiniz?

STRACHE: Çok kültürlülük bizim hayal ettiğimiz bir şey değil. Ama sonradan vatandaşlığa geçen ve Avusturya'yı vatanı olarak gören, iyi entegre olmuş her göçmene kapımız açık.

PINK: Türkiye futbolda açıkça Avrupa'ya dahil. Euro 2008'e bile katılıyor. Galatasaray ve Fenerbahçe gibi takımlar şampiyonlar liginde oynuyor. Türkiye neden AB'ye girmesin?

STRACHE: Zaten saçma olan da bu ya. Avrupalı olmayan takımların Avrupa Şampiyonasında oynamaları. Anlaşılan bu saçmalık, halkın Avrupalı olmayan ülkelerin birdenbire Avrupa'ya dahil olmalarına alışmasına yarayacak. Tabii burada sporla politikanın birbirine karıştırılmaması gerektiğini de söylemek isterim.

PINK: Yani Türkiye'nin Avrupa Şampiyonasında işi yok mu?

STRACHE: Türkiye Avrupa'ya dahil değil, Avrupa'nın bir parçası değil. Bu yüzden Avrupalı olmayan bir takımın bugün Avrupa Şampiyonasında nasıl oynayabileceği bir soru işareti. O zaman Mısırlı takımlar da gelip oynayabilir.

PINK: Oysa İstanbul Avrupa'nın bir parçası...

STRACHE: Coğrafi olarak evet, ama bu Türkiye'nin yalnız yüzde üçü." (05/06)

 

BELÇİKA BASINI:
Eu Observer:
"Kıbrıs AB'nin Kıbrıslı Türklere Yardım Etmesine İzin Verecek": "Kıbrıs Rum Hükümeti, iki toplum, Avrupa ve Türkiye arasında uzun süredir devam eden anlaşmazlığı çözme şansını artırmak için AB'nin bölünmüş adanın kuzeyindeki Kıbrıslı Türklere yardımına karşı açtığı davaları geri çektiğini duyurdu. Bir hükümet sözcüsü salı günü Lefkoşa tarafından açıklanan kararın, Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik gelişimi için hizmetler ve projelerle ilgili sekiz Avrupa Komisyonu ihalesini içerdiğini söyledi. Hükümet sözcüsüne göre, AB ihalelerinin ifadelerinde kuzeyin Kıbrıs Cumhuriyeti'nden ayrı bir ülke olmadığına resmi olarak açıklık getiriliyor. Tartışmalı yardım paketi AB tarafından Kıbrıslı Türkler için ayrılan 259 milyon avronun 10 milyonunu kapsıyor ama AB'nin kasasından finanse edilen diğer projelerin uygulanması için önemli olabilir. AB, Kıbrıs'ın 2004 yılında Birliğe katılmasından hemen önce adanın yeniden birleştirilmesine yönelik yapılan başarısız referandum sonrasında ekonomik bağları güçlendirip Kıbrıslı Türklere mali destek vermek istiyor. BM planı adanın kuzeyi tarafından kabul edilip Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildiği halde sonucun AB üyeliği üzerinde bir etkisi olmadı. Ardından Lefkoşa, Brüksel'in Kıbrıslı Türklere yardım sözlerini birkaç girişimle engelledi. Lefkoşa'nın Kıbrıslı Türklere yönelik uygun bir jestte bulunması, Avrupa'nın Türkiye ile ilişkilerinde de önemli bir değişim yaratabilir. Ankara'nın liman ve havaalanlarını Kıbrıs Rum gemi ve uçaklarına açmamayı tercih etmesinin nedeni, Birliğin Kıbrıslı Türklere yardım ve kuzeye uyguladığı ekonomik ambargoyu kaldırma sözünü tutmamasıydı. Bu karar, Türkiye'nin AB müzakerelerine başlama koşullarından birini yerine getirmemesi anlamına geldiği için 27 üyeli Birlik Aralık 2006'da AB yasaları kapsamındaki 35 başlıktan sekiziyle ilgili müzakereleri dondurma kararı aldı." (Lucia Kubosova, 05/06)

Eu Observer: "Türkiye Fransa'nın Referandum Planlarına Tepkili": "Türkiye, Fransa'nın büyük ülkelerin gelecekteki AB üyeliklerini onaylayacak yöntem olarak zorunlu bir referandum teklif etmesini ‘ayrımcılık' olarak nitelendirerek ve ikili ilişkileri etkileyeceğini söyleyerek eleştirdi. Fransız meclisi salı günü nüfusu AB nüfusunu -500 milyon civarında- yüzde 5 oranında aşan her ülkenin üyeliğini onaylamak için bir referandum düzenleme maddesinin de bulunduğu anayasal reform planını kabul etmişti. Fransa, Türkiye'nin üyeliğine şiddetle karşı çıktığından, bu maddenin özellikle Türkiye'yi hedef aldığı düşünülüyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin'in Türk gazetelerine şöyle konuştuğu kaydedildi: ‘Fransız Anayasası'ndaki Türkiye'ye yönelik ayrımcı tutumdan usandık. Oysa, Türkiye ve AB arasındaki giriş müzakereleri Fransa'nın rızasıyla başlamıştı.' Türkiye resmi olarak giriş müzakerilerine 2005 yılında başlamıştı. Fakat, şimdiye kadar sadece altı alanda müzakerelere başlandı. Temmuz ayında AB'nin dönem başkanlığını alacak olan Fransa tarafından çok politik ve merkezi görülen bazı müzakere bölümleri engellenmişti." (Elitsa Vucheva, 05/06)

 

FRANSA BASINI:
AFP: "Referandum... Jouyet, Ankara İle Bir 'Kırılma' Yaşanmasından Endişeleniyor": "Avrupa işlerinden sorumlu Bakan Jean-Pierre Jouyet, Fransız parlamentosunda Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunda zorunlu bir referandumun kabul edilmesinin, Ankara ile ‘sanıldığından daha mühim bir kırılmaya' yol açma riski taşıdığı yönünde uyarıda bulundu. Jouyet, AFP'ye verdiği mülakatta, bu kararın Ankara'ya karşı bir ‘haksızlık' olacağı değerlendirmesinde bulundu ve Türkiye'nin, Nicolas Sarkozy'nin Akdeniz İçin Birlik projesine küsmesine yol açacağından endişe duyduğunu belirtti. Fransız milletvekilleri 29 Mayıs'ta, inceleme safhasında olan kurumlar reformu projesine, öncelikle Türkiye'yi ilgilendiren, Birliğin nüfusunun yüzde 5'inden fazlasına sahip ülkelerin AB'ye katılımı için Fransa'da referandum yapılmasını zorunlu kılan bir değişiklik eklediler. Hükümetin sol kanattan gelen mensuplarından Jouyet, ‘Parlamento egemendir ve istediğini yapar; ancak bu değişiklik riskini alarak Türkiye ile sanıldığından daha mühim bir kırılma riskini de almış oluyoruz, bilhassa ekonomik alanda' şeklinde konuştu. Jouyet, ‘Akdeniz İçin Birlik konusunda, Türklerin varlığını arzu ediyorsak, bana öyle geliyor ki, aklın acilen üstün gelmesi ve bu değişikliğin ortadan kalkması gerekir' dedi. Jouyet ihtilaflı değişikliğin, ‘bir ülkeye haksızlık' olduğu değerlendirmesinde bulunarak, ‘Türkiye'nin mevcudiyeti Akdeniz İçin Birlik'in başarıya ulaşması için önemli bir unsurdur. Bu, şu an parlamento tarafından gönderilenlerden daha olumlu birtakım sinyallerden geçiyor' ifadesini kullandı. Jouyet'e göre, Türkiye ile Fransa, Akdeniz İçin Birlik çerçevesinde birbirini tamamlayan çıkarlara sahip. Bakan, Türkiye'nin özellikle Suriye ve İsrail arasında başlayan diyalogdaki rolünün altını çizdi ve Doğu Akdeniz'de gelecekteki projeler için stratejik önemini vurguladı." (Christophe de Roquefeuil, 05/06)

 

NOT: Bu bülten, 05 Haziran 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.

Bu döküman ab.gov.tr sitesinde bulunan makaleden otomatik üretilmiştir