Son Güncelleme: 05 Haziran 2008
Bülten No : 61 30 Mayıs 2008
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
ALMANYA BASINI:
Wiener Zeitung: "Türkiye... Tamamlanmamış Modernleşme": "Türklerin atası Mustafa Kemal Atatürk'ün politikası bugün bile hayranlık uyandırıyor: Atatürk 15 yıl içinde koskoca bir ulusu Avrupa yönünde yeni bir gelişme çizgisine getirdi. Bugünkü Türkiye, Atatürk'ün ölümünden 70 yıl sonra da hala geniş çapta onun izlerini taşıyor. Kemalizm'in Türkiye'yi Avrupa'ya AB'ye aday statüsü alacak kadar yakınlaştıran modernleştirici yanından başka bir de, Türkiye ile AB arasındaki iletişimi zorlaştıran bir yanı var; o da milliyetçilik. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti için milliyetçilik, genç devlete sağlam ve çoğunlukçu bir temel kazandırmak açısından zaruriydi. Milliyetçilik farklı kültürlerden gelen azınlıkları karşısına almak zorundaydı. Avrupa da bunu yeterince iyi biliyor. Bu Ortodokslara ya da tek tanrılı dinlere karşı değil, Rumlara, Ermenilere, Süryanilere karşıydı. Bir gözlemci için korkutucu olan şey, AB'ye üye olmak isteyen bir ülkenin, kurucusunun ölümünden 70 yıl sonra bile hala, Birliğin temel değerlerine kesinlikle uymayan, milliyetçi bir pozisyon alması. Türkiye'nin fikirsel modernleşme süreci, Avrupa düzeyine erişmek için, üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırmanın biraz daha ötesine geçmek zorunda. Gayrimüslim azınlıklara yapılan ayrımcılığa son verilmesi, AB'ye yakınlaşma sürecinde peşinen yapılması gereken şeyler arasında yer alan asgari bir beklentidir. Komünizmin en koyu olduğu dönemlerde bile dini eğitim kurumları vardı. Kendini AB'ye üyeliğe layık gören bir ülkede eski Sovyetler Birliği'ndekinden daha yüksek standartların geçerli olması gerekmez mi?" (Rudolf Teltscher, 29/05)
AVUSTURYA BASINI:
Wiener Zeitung: "Avrupa Parlamentosu Genişleme Konusunda Frene Basıyor": "Avrupa Parlamentosunun Dış Politika Komisyonu bugün, genişleme adımlarının acele atılmaması gerektiğini söyleyerek, AB dışındaki işbirliğine ağırlık verilmesini tavsiye edecek. Konunun raportörü, Alman Hıristiyan Demokrat Elmar Brok bu bağlamda, geçmişten ders alınması gerektiğini söyleyerek, Türkiye'nin reformlar konusunda kaydettiği ilerlemeyi eleştirdi. AB Komisyonu, AB'ye yeni üye olan Bulgaristan ve Romanya'ya hala AB standartlarından uzak olduklarını söylüyor. Parlamenterler bu yüzden artık yalnız bütün AB kriterlerini yerine getiren ülkelerin, AB'nin de yeni üyeler kabul edecek durumda olması halinde Birliğe alınması yolunda çağrıda bulunuyor. AB'nin dış politika ve ekonomi alanlarında iyi çalışabilmesinin ve üyelerinin çıkarlarını koruyabilmesinin gerektiği belirtiliyor. Parlamenterler ayrıca, Birliğin doğusundaki ülkelerin üyelik perspektifine sahip olabilecek olgunlukta olmadıklarını vurguluyor. Brok, Türkiye için de böyle bir modelin yeterli olacağı görüşünde. Türkiye konusunda bazı yanlış anlaşılmalar olduğu duygusuna kapılan Brok, buna örnek olarak 301. maddede yapılan değişikliği gösteriyor. Brok, ‘Türklük' deyiminin yerine ‘Türk ulusu' sözcüklerinin konmasının (hakarete yine hapis cezası getiriliyor) yeterli olmadığını belirtiyor." (Wolfgang Tucek, 29/05)
İNGİLTERE BASINI:
Reuters: "Türkiye Başbakanı AB'yi Çifte Standartçılıkla Suçladı" : "Türkiye AB'ye katılım müzakerelerine 2005 yılında başladı, ama reform yolunda ağır adımlarla ilerlenmesi, çözümsüz kalan Kıbrıs anlaşmazlığı ve kimi AB üyelerinin Türkiye'yi aralarında görmek istememesi dolayısıyla frenleniyor. Erdoğan konuşmasında, üyelik başvurusuna yönelik ön yargıya karşın Türkiye'nin 27 üyeli bloka katılmaya kararlı olduğunu da ifade etti. Türkiye, kabulü hâlinde AB'ye katılan çoğunluğu Müslüman ilk ülke olacak. Dışişleri Bakanı Ali Babacan da salı günü AB yetkililerine, Türkiye'nin katılım müzakerelerinin yavaş seyrinden ötürü halkın üyelik hevesinin kırılabileceğini söylemişti, ancak Brüksel reformlar konusunda daha fazla yoğunlaşmanın Ankara'nın görevi olduğunu beyan etmişti. Türkiye bugüne dek katılım için öngörülen 35 müzakere başlığından sadece altısını açmış bulunuyor ve en geç gelecek ay içinde iki yeni başlığın daha açılmasını umuyor. Fransa, müzakerelerin, gelecekte bir "imtiyazlı ortaklık" için referans alınabilecek bu başlıklarla sınırlı tutulmasını istiyor. Ancak bu Ankara'nın olduğu kadar pek çok AB ülkesinin de canını sıkıyor. Öte yandan AB Komisyonu Genişleme Komiseri Olli Rehn, Türkiye'nin gereken teknik koşulları yerine getirmesi hâlinde yedi başlığın daha müzakereye açılabileceğini açıkladı." (29/05)
NOT: Bu bülten, 29 Mayıs 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.