Son Güncelleme: 07 Mayıs 2008
Bülten No : 41 18 Nisan 2008
DIŞ BASINDA
ÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
ALMANYA BASINI:
Westdeutsche Allgemeine: "Türk Hükümetine Karşı Gösteriler": "Türkiye'nin başkenti Ankara'da cumartesi günü binlerce kişi, İslami muhafazakâr AKP'ye karşı ve din ile devlet işlerinin ayrılması için gösteri düzenledi. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu göstericiler, ‘Türkiye laiktir, laik kalacak' ve ‘Türkiye İran değildir' sloganları attı. Türkiye ile üyelik müzakerelerini sürdüren AB, söz konusu davayı kesin bir dille eleştirdi. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Türkiye'ye yaptığı ziyarette, ‘Yumuşak bir dille ifade etmem gerekirse, bu, demokratik ve istikrarlı ülkelerde yaygın olan bir olay değil' dedi. Barroso, Anayasa Mahkemesinden AB standartları doğrultusunda hareket etmesini beklediğini söyledi ve AKP'nin kapatılması halinde katılım müzakerelerine ara verileceğini vurguladı." (Gerd Höhler , 14/04)
Frankfurter Allgemeine Zeitung: "Bartholemeos Destek İstiyor": "AB Komisyonu Başkanı Barroso, Türkiye ziyaretinin ikinci gününde, Ortodoks Hristiyanların ruhani lideri ekümenik patrik I. Bartholemeos tarafından kabul edildi. Partik, çok sıcak geçen görüşmede Barroso'dan, Heybeliada'daki Halkı Ruhban Okulunun açılması için destek istedi. Türk devleti 1971 yılında Türkiye'deki tek ruhban okulunun kapatılmasını kararlaştırmıştı." (Rainer Hermann , 14/04)
General-Anzeiger: "Kendi Kendini Bloke Etme": "AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn'in Ankara'ya yaptıkları ziyareti protesto eden Türkiye'deki Kemalistler ve milliyetçiler, bu protestolarıyla Türkiye'nin üyeliğine karşı olan Avrupa'daki kesimlerin en iyi dostu olmuş oluyorlar. Türkiye kendisini reform sürecinde kararlı ve üyeliğe hevesli bir ülke olarak göstereceğine, AB'ye üyelik hedefinde bile uzlaşamayan bir ülke olarak gösteriyor. Barroso'nun yaptığı ziyaretin ardından, AB'de Türkiye'nin üyeliği konusunda yaşanan tereddüdün artması kimseyi şaşırtmayacaktır. Barroso ve Rehn, Türkiye'de herkesin bildiği, kapatma davasının Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'sine karşı başlatılan politik ve ideolojik bir manevra olduğu, demokrasi ve hukuk devletiyle alakası olmadığını açık bir şekilde ifade ettiler." (Susanne Gütsen , 14/04)
AVUSTURYA BASINI:
Österreich: "Türkiye'nin AB'ye Katılımı Beklenenden Daha Pahalıya Mal Olacak": "Türkiye'nin AB'ye katılımının beklendiğinden daha pahalıya mal olacağı tahmin ediliyor. Münster Gefra enstitüsü tarafından yapılan ve haber dergisi Focus'da yayımlanan araştırmaya göre, Türkiye AB üyesi olsaydı, Brüksel'den 2007'de alacağı yapısal fon destek miktarı 15.3 milyar avroyu bulacaktı. Bu, AB'nin toplam yapısal fon destek payının yüzde 35,2'sini oluşturuyor.Doğru hesaplandığında Türkiye'nin milli geliri, sadece, AB parası alacak kadar -yüzde 33- büyüdü." (14/04)
Die Presse: "Türkler Yeniden AB'ye Sempati Duymaya Başladı": "AB adayı ülkeler arasında en büyüğü ile bu konuda görüş birliğine varamayan Birlik arasındaki ilişkiler son derece gergin olduğundan, bu oldukça hassas bir ziyaret sayılıyordu. Barroso gerçi AB'nin Türk Anayasa Mahkemesinin kararına tabii ki saygı duyacağını, ancak AKP hakkındaki kapatma davasının kendisini biraz şaşırttığını ifade etti ve ‘Normal, demokratik ve istikrarlı bir ülkede böyle bir davayla karşılaşmaya alışık değiliz' dedi. Ancak Komisyon Başkanının bu yaklaşımı herkesin hoşuna gitmedi. Barroso daha ziyaretine başlamadan, ülkenin iç işlerine ‘karıştığı' için Türk muhalefetinin eleştirilerine maruz kaldı. Nitekim perşembe günü bir konuşma yapmak üzere Türk meclisinin önüne çıktığında yalnızca AKP'li ve Kürt yanlısı DTP'li milletvekilleri tarafından alkışlandı. Barroso başörtüsü ve laiklik konularındaki ihtilafa ilişkin olarak ancak ‘evet, ama' diyebildi ve başörtüsü konusunda AB ülkeleri arasında farklı düzenlemeler olduğunu, bu yüzden Komisyonun taraf tutamayacağını belirtti. ‘Lütfen bu konuda belli bir standart sunmamızı beklemeyin' diyen Komisyon Başkanı, buna rağmen din ile devlet işlerinin ayrılmasından yana olduğunu ifade ederek, bu farkın ‘iyice göz önünde bulundurulması' gerektiğini söyledi. Barroso aynı zamanda da, çoktan yapılması gereken reformları da hatırlattı, ama bu ihtarını ülkenin önemini vurgulayarak yumuşattı. Barroso burada Türkiye'nin AB'ye katılımına açıkça şüpheli bakan Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy'ye de bir sinyal vermek için, Fransa'nın eski Devlet Başkanı Charles De Gaulle'ün ‘İşte boğazların hakimi, birçok kapının bekçisi Türkiye' şeklindeki sözlerini tekrarladı." (Jan Keetman, 14/04)
Der Standard: "Avrupa'ya Doğru Yengeç Misali İlerleme": "Komisyon Başkanı Barroso cumartesi günü Brüksel'e dönmeden önce, ‘AB Türkiye'nin katılım perspektifinden vazgeçmiyor' dedi ve Türk Hükümetinin bu yüzden eski reform hızını devam ettirmesini istedi. Barroso'nun genişlemeden sorumlu AB Komiseri Olli Rehn ile birlikte gerçekleştirdiği üç günlük resmi ziyaret hakikaten Türk halkının bir kesiminde, en azından AB Komisyonunun ülkenin AB perspektifinden yana çaba harcadığı yolunda ümide kapılmasına neden oldu." (Jürgen Gottschlich, 14/04)
İSVİÇRE BASINI:
Neue Zürcher Zeitung: "Barroso, Türkiye'yi Reformlar Konusunda Sıkıştırıyor": "AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve genişlemeden sorumlu AB Komiseri Olli Rehn, cuma günü İstanbul'un Fener semtindeki Patrik II. Bartholomeus'u ziyaretleriyle üç günlük Türkiye seyahatlerini sürdürdüler. Barroso diplomatik bir üslupla önce AB'nin Anayasa Mahkemesinin kararına tabii ki saygı göstereceğini belirtti, ama arkasından hemen ilave etti: ‘Dava beni şaşırttı. Normal, demokratik ve istikrarlı bir ülkede böyle bir davaya alışık değiliz.' (Jan Keetman , 14/04)
NOT: Bu bülten, 14-17 Nisan 2008 tarihleri arasında Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.