Son Güncelleme: 27 Şubat 2008
Bülten No : 010 22 Ocak 2008
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
AVUSTURYA BASINI:
Der Standard: "Avrupa İsteseydi Yapabilirdi": "Viyana'daki Burgtheater'da yapılan, ‘Sarsılan Dünya Düzeni ve Avrupa'nın Rolü' isimli panele, Standard gazetesinin daveti üzerine Anne Marie Slaughter, George Soros, Joschka Fischer ve Karel Schwarzenberg katıldılar. Tartışmayı, Standard gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Alexandra Föderl Schmidt yönetti. Panelde, İran'ın nükleer çabaları, ABD'nin füze savunma sistemi, Çin'in yükselişi, Türkiye'nin AB'ye katılımı gibi konular tartışıldı. (...) Schwarzenberg, ne AB'nin ne de Türkiye'nin katılıma hazır olduğunu vurguladı, ama bunu ihtimal dışı bırakmak da istemedi. Fischer için asıl önemli olan soru, AB'nin ‘Türkiye'yi rencide edip etmediği.' idi. Fischer Avrupalıların önümüzdeki 50 yıl içinde güvenliklerinin buna bağlı olacağı görüşünde. Rusya ve İran'ın Türkiye'yi bağırlarına basmak için beklediklerine işaret eden Fischer, böylece uzun zamandan beri birbirlerine karşı olan üç gücün birleşmiş olacağını, bunun Avrupa enerji politikası açısından feci sonuçlar doğuracağını vurguladı. Fischer ayrıca, Ankara'ya sırt çevirmenin sorumsuzca ve çılgın bir davranış olacağını söyledi. Slaughter, AB'nin, ancak Orta Doğu politikasına ilişkin net bir çizgi belirledikten sonra Türkiye hakkında düşünmesini önererek, ‘Bu bölgede Türkiye kritik bir güç.' dedi." (Christoph Prantner, 21/01)
FRANSA BASINI:
AFP: "Fransa, 2009-2010'u 'Türk Yılı' İlan Etti": "Fransa Dışişleri Bakanlığından alınan bilgiye göre, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine karşı olan Fransa, bu ülkeyi daha iyi tanıtma amacıyla 2009 Temmuz ayı ile 2010 Mart ayı arasındaki dönemi "Türk yılı" ilan etti. (...) Fransız Cumhurbaşkanı, ‘imtiyazlı ortaklık' teklif ettiği Türkiye'nin AB'ye üyeliğine muhalif. Fransız kamuoyu da çoğunlukla Türkiye'nin AB üyeliğine karşı." (21/01)
İNGİLTERE BASINI:
Reuters: "Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin: İfade Özgürlüğünü Kısıtlayan Tartışmalı Yasanın Değiştirilmesine Yönelik Taslak Hazır": "Türkiye, "Türklüğü aşağılama"yı suç sayan ve Nobel ödüllü Orhan Pamuk'un da aralarında bulunduğu onlarca yazar aleyhine dava açılması için kullanılan 301. Maddenin değiştirilmesi için AB'nin ve insan hakları gruplarının yoğun baskısı altında bulunuyor. Söz konusu değişiklik ile, belirsiz "Türklük" ifadesi yerine "Türk milleti" ifadesinin yerleştirilmesi ve savcıların bu madde uyarınca dava açmadan önce Adalet Bakanlığından veya uzmanlardan oluşan bir kuruldan izin almalarını öngörmesi bekleniyor. AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, 301. Madde değiştirilinceye kadar AB'nin görüşmeleri, kilit nitelikteki adalet ve iç meseleler gibi alanlara genişletmeyeceğini söylemişti." (21/01)
Reuters: "Yunanistan Başbakanı Türkiye Ziyaretinde Kıbrıs Konusunu Görüşecek": "Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis çarşamba günü başlayacak Ankara ziyaretinde, Kıbrıs konusunu ve ikili meseleleri görüşecek. Bu, 1959'dan beri bir Yunan Başbakanı'nın Türkiye'ye ilk resmi ziyareti. (...) Ziyaret, iki komşu arasındaki ilişkilerde olumlu bir adım olarak görülüyor, ama Türkiye'nin AB'ye girme umutlarına zarar veren bölünmüş Akdeniz adası ya da uzun süredir devam eden toprak ve azınlık konularında önemli bir gelişme yaratması beklenmiyor. Komşusunu Avrupa'ya yaklaştırmak isteyen Yunanistan, reformları tamamladığı ve Kıbrıs'ı yeniden birleştirme yönünde çalıştığı takdirde Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor." (Dina Kyriakidou, 21/01)
İTALYA BASINI:
Il Sole 24 Ore: "Hrant Dink'i Anmak İçin Binlerce Kişi": "İstanbul'da on bin kişi, bir yıl önce İstanbul'da işsiz bir delikanlı tarafından öldürülen Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink cinayeti üzerindeki ‘esrar perdesinin kaldırılmasını' talep etmek için meydanlara indi. (...) Gösteri, Hrant Dink'in altı ay şartlı hapis cezasına çarptırıldığı, TCK'nın 301. Maddesi'ni (Türk kimliğine hakareti cezalandıran) tekrar gündeme getirdi. AB uzun süredir, bu madde üzerinde bir değişiklik yapılmasını talep ediyor. Türk Hükümeti, yasaya ilişkin değişiklik taslağının hazır olduğunu teyit ediyor, ancak milliyetçi tepkilerden çekindiği için TBMM'ye getirmekten kaçınıyor. (21/01)
KIBRIS RUM BASINI:
Elefteros Tipos: "Başkan Gözünü Ondört Aç Erdoğan Seni Kışlaya Sokmasın": "Kostandinos Karamanlis 1979 yılının Mayıs ayında Yunanistan'ın Avrupa Birliği'ne üyeliğini imzalamasaydı, bugün Türkiye ile ilişkilerimizin daha da zor olacağını hiç düşündünüz mü? Karamanlis, Yunanistan'ın AB üyeliğiyle hem Avrupa çerçevesinde hem de uslanmaz saldırgan komşularımıza karşı sınırlarımızın güvence altında olacağına inandığından ülkemizin AB üyeliği için 20 yıl önce mücadeleye başlamıştı. Karamanlis'in bu başarısıyla Erdoğan'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasına yönelik aşırı isteği bugün doğrudan doğruya Yunanistan'ın ve Kıbrıs'ın onayına bağlıdır. (...) Karamanlis, Erdoğan'ın Türkiye'sinin Kürtlerle olan ciddi sorunlarının günden güne arttığını biliyor. Erdoğan'ın ayrıca Sarkozy ile sorunu olduğunu da biliyor. Sarkozy, Türkiye'yi Avrupa'da istemiyor. Türkiye'nin nüfus artışıyla ilgili ciddi sorunu var." (H. Pasalaris, 21/01)
Fileleftheros: "Türk Hareketliliği": "BM Genel Sekreteri son günlerde Türk devlet erkânıyla iki görüşme yaptı. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile New York'ta bir çalışma yemeği çerçevesinde, Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ile de Madrid'de Medeniyetler İttifakı Forumu çerçevesinde görüştü. Türk diplomasisinin uzun zamandır, Kıbrıs sorununda bir hareketlilik ve yeni bir girişim hazırlığında olduğu yaptığı faaliyetlerden anlaşılmaktadır. Türk tarafı özellikle, yeni çabanın başarısız olma olasılığıyla ilgili senaryolar için zemin hazırlıyor. (...) Seçim öncesi dönemde uygulamalar konusunda çok şey söylendiği için, geçmişin hatalarından kaçınmamız önemlidir. Öte yandan seçim öncesi yüzleşmeleri seçim sonrasına taşıma lüksümüz yoktur. Öncelikle yapmamız gereken, hareketlerimizin çerçevesini belirleyip BM, AB ve Türk tarafını bu konuda bilgilendirmektir. 2008 yılının 2004 yılı gibi olmayacağını kesin bir şekilde açıklamamız gerekmektedir. Ankara'nın Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak temaslar sırasında, hangi sorunları ortaya koyduğunu biliyoruz. Bunun için de, başlayacak olan herhangi bir yeni girişimin, hakemliğe ve reddedilmiş Annan Planı'na dayanmaması, buna paralel olarak da Kıbrıs'ın AB üyeliğinin ve Türkiye'nin üyeliğe aday olmasının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. " (21/01)
Politis: "Ankara 2009'a Yetişmek İstiyor": "Ankara'nın Kıbrıs sorununa çözüm sürecinin yeniden başlaması için baskı yapmaya başlamasının nedenlerini kavrayan Türk siyasi analistler, Türkiye'nin, Kıbrıs sorunu yeniden AB'nin gündeminde iken, 2009'a yetişmek istediği görüşündeler. Siyasi analistler, ‘Rum tarafından çok Türk tarafının çözüme ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar'. Çünkü ‘Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerini zehirliyor' iddiasında bulunuyorlar. Öte yandan 2006 yılının Aralık ayında AB'nin sekiz başlık üzerine müzakerelerin ertelenmesine karar verilmesinin sebebinin Kıbrıs sorunu olduğunu vurguluyorlar. Limanlarını ve havaalanlarını Kıbrıs gemi ve uçaklarına açmadıkları için bunun bedelini ödüyorlar. Şimdi Ankara'nın 2008'de müzakerelerin başlamasını sağlayacak Kıbrıs sorununun çözüm umudunun var olması gerektiğini anladığı görünüyor. Ayrıca Türkiye'nin limanlarının ve havaalanlarının açılması konusunda ilerleme de olmalıdır. AB'nin 2009'da, limanlara ve havaalanlarına ilişkin Türkiye'nin ‘ek protokolü' uygulayıp uygulamadığını değerlendireceklerini hatırlatan Türk siyasi analistler, ‘Aksi takdirde Türkiye üyelik sürecinde daha büyük bir sorun yaşayacak' diye iddiada bulunuyorlar. İlerlemenin saptanmadığı bir durumda, Türkiye'ye karşı başka önlemlerin alınması ihtimal dahilindir.(...) Ankara için bir sonraki önemli tarih, Türk Başbakanın Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile yapacağı ünlü üçlü görüşmenin yapılacağı mayıs ayıdır. Bu görüşmede Tayyip Erdoğan, AB'nin iki büyük ülkesinden niyetlerini açığa kavuşturmalarını isteyecek. Ankara'nın endişelerini anladıklarını gösteren Avrupalı diplomatlar, ‘2005 yılında Türkiye'nin AB ile, üyelik müzakerelerine yönelik kararlarda bir belirsizlik vardı. Erdoğan, bu iki ülkeden niyetlerini açıklığa kavuşturmalarını istemekte haklıdır' diye açıklama yaptılar. Kaynaklara göre Türkiye Başbakanı, Merkel ve Sarkozy'yle görüştüğünde onlara doğrudan şunu soracak: ‘Sizin sorununuz ne? 2005'te Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin başlamasına onay verdiniz. Şimdi neyi müzakere ediyoruz? Müzakereler devam ederken siz Türkiye'nin tam üyeliğine hayır dediniz.' Türkiye Başbakanı bu iki ülkenin uygulamalarındaki çelişkiyi görmelerini güvence altına almak istiyor." (Anna Andreu, 21/01)
ULUSLARARASI ARAP BASINI:
El Arab: "İfade Özgürlüğü AB'nin İnsan Hakları Kriterlerine Uygun Olarak Düzenleniyor": "Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'den aktarılan bilgiye göre hükümet, önümüzdeki günlerde Meclise ifade özgürlüğünü kısıtlayan ve çok tartışma yaratan bir yasanın değiştirilmesi için teklif götürecek. Bakan Şahin Sabah gazetesine, hükümetin, bu ay sonuna dek değişikliğe onay verilmesini umduğunu belirtti. Söz konusu yasa değişikliği AB tarafından da isteniyordu. Bakan, gazeteye verdiği demeçte: ‘Metin hazır. Değişiklik birkaç gün içinde Meclis Başkanına sunulacak. Bu ayın sonuna kadar da yasalaşmasını umuyoruz.' dedi. (...) 301. Madde'de geçen ‘Türklük' sözü yerine ‘Türk milleti' sözünün geçirilmesi bekleniyor. AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, Birlik'ten, Türkiye'nin katılımıyla ilgili müzakerelerin, madde düzeltilmeden önce adalet ve içişlerini kapsayacak şekilde genişletilmemesini istemişti. Birlik yıllık raporunda, 2005'le kıyaslandığında daha fazla sayıda insanın 301'den yargılandığına işaret ederek Ankara'nın ifade özgürlüğü konusunda daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini vurguladı." (21/01)
NOT: Bu bülten, 21 Ocak 2008 tarihinde Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.