Son Güncelleme: 04 Şubat 2008
Bülten No : 173 26 Aralık 2007
DIŞ BASINDA
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
AVUSTURYA BASINI:
Wiener Zeitung: "Türkiye Usulü AB'ye Yakınlaşma": "Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunda hem Avrupa düzeyinde, hem de ulusal düzeyde hala yoğun bir tartışma sürüyor. Bundan 40 yıl kadar önce, o zamanki Avrupa Topluluğuna üyelik başvurusunda bulunan Türkiye için bu giderek siyasi bir hedef haline geldi. Bu pozisyonu anlamak o kadar güç değil, çünkü Avrupalı politikacılar 60'lı yıllardan beri Türk hükümetlerini katılım konusunda heveslendirdiler. Buna paralel olarak Birliğe yaklaştırıcı çeşitli adımlar atıldı, müşterek bir Gümrük Birliği kuruldu ve Türkiye'ye resmen aday statüsü tanındı. Ancak o zamanlar bu sürecin bir gün gelip sonuçlandırılması gerektiği muhtemelen göz önünde bulundurulmadı. Türkiye'nin bu arzusu anlayışla karşılanıp şimdiki hükümetin ilerleme ve reformlar konusunda bundan önceki hükümetlerin hepsinden daha fazla çaba harcadığı düşünülecek olsa da ülke henüz AB'nin şartlarını yerine getirmekten çok uzakta. En çok ekonomik şartlar yerine getirilebiliyor, çünkü Türk ekonomisi yaklaşık beş yıldan bu yana krizi atlatmış durumda, devletin merkezci sistemi hala ağırlıklı olmasına rağmen, ekonomi sürekli büyüme gösteriyor. Türkiye için siyasi kriterlerin yerine getirilmesinin çok daha zor olduğu görülüyor. En iyi reformlar bile ancak uygulandıkları ve kabul edildikleri sürece iyi olarak tanımlanabilir. Hükümet birçok olumlu önlem aldı, ama bunlar halkın geniş kesimleri tarafından yaşama uyarlanmadığı için etkili olamıyor. Ev ödevlerini yapması gereken yalnız Türkiye değil, AB'nin de şu anda sahip olmadığı hazmetme kapasitesini yeniden oluşturması gerekiyor. Bunun için de Nis Antlaşması'nın yerini alabilecek yeni bir prensip antlaşmasına ihtiyacı var. Zaten böyle bir antlaşma Türkiye dahil olsun olmasın Birliğin bundan sonra da rahatça çalışabilmesi için zaruri. Bugün çoğunluğu yalnızca Türkiye'yi AB üyesi olarak görmek istememekle kalmayıp genelde AB'ye de eleştirici gözlerle bakan Avrupa halkını, AB'nin yararları konusunda ikna etmek de zor görünüyor. Bunun için AB yapısının ve iradeyi oluşturma sürecinin daha açık, daha etkili ve daha şeffaf olması gerekiyor. Bu reformlara başlanmadan ve Avrupa halkı bu konuda ikna edilmeden, Türkiye'nin katılımının planlanmaması gerekir. Türkiye'nin yanı sıra AB de daha uzun süre tam üyelik adımını atacak durumda olmayacak." (Bernhard Marckhgott, 24/12)
İNGİLTERE BASINI:
Reuters: "Türk Hükümeti İfade Özgürlüğü Yasasında Değişikliğe Hazırlanıyor": "Türkiye, Avrupa Birliği tarafından defalarca eleştirilen ve Brüksel ile katılım görüşmelerini yavaşlatabilecek, ifade özgürlüğü ile ilgili tartışmalı bir yasada değişikliğe gitmeye hazırlanıyor. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, gazetecilere yaptığı açıklamada, ‘Adalet Bakanlığı'nın Ceza Yasası'nın 301. Maddesi'ne ilişkin değişiklik tasarısını 15 gün içerisinde göndereceğini' söyledi. Kabinenin değişikliği ne zaman onaylayacağı henüz netlik kazanmadı. Avrupa Komisyonu'nun Türkiye konusunda kasım ayında yayımlanan yıllık İlerleme Raporu'nda, Ankara'ya din ve ifade özgürlüğünde ‘daha fazla kayda değer çaba' sarfetmesi çağrısında bulunuldu ve geçen yıl 2005'e göre daha çok kişinin 301. Madde'den yargılandığı kaydedildi. AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, 301. Madde değiştirilene kadar AB'nin görüşmeleri, anahtar nitelikteki başlıklar olan adalet ve insan hakları alanlarına genişletmeyeceğini söyledi. Eleştirmenler Türkiye'nin merkez sağ hükümetinin, AB üyeliğinin Türkler arasında popülaritesinin azaldığı bir dönemde milliyetçi bir tepkiden endişe ederek ayak dirediğini söylüyorlar. Türkiye-AB müzakereleri 2005 yılında başladı ancak Birlik geçen aralık ayında 35 müzakere başlığının sekizinde görüşmeleri -Ankara'nın hava ve deniz limanlarını Kıbrıs'a açmayı reddetmesinin ardından- askıya aldı." (25/12)
YUNANİSTAN BASINI:
Apoyevmatini: "Üsküp Yunanistan Tarafından Kabul Edilecek Bir İsim Bulmalı":
"SORU: Üsküp Hükümeti'nin son zamanlarda yaptığı bazı açıklamalar, her iki tarafın kabul edeceği bir çözüm bulunması amacıyla Yunan Hükümeti ve BM'nin özel arabulucusu Mathew Nimitz'in sarf ettiği çabalara sizce katkıda bulunuyor mu?
POTTERING: FYROM'un açıklamaları hakkında tam bir bilgim yok fakat isim konusu için Yunanistan tarafından kabul edilecek ve BM çerçevesinde olacak bir çözümden yanayım.
SORU: Almanya Başbakanı Angela Merkel birkaç gün önce Hıristiyan-Demokrat partisinin yıllık toplantısındaki konuşmasında ‘Türkiye ile AB arasında özel bir ilişkiden yanayız.' dedi. Sizce AB Parlamentosu'nun da Türkiye'nin üyeliği konusunda tutumunu bu yönde değiştirmesi olası mı?
POTTERING: AB Parlamentosu üyelerinin çoğu, Türkiye'nin bütün kriterleri yerine getirmesi durumunda AB üyesi olmasından yanadır. Şahsen imtiyazlı bir ortaklık ilişkisinden yanayım. Ancak, kişisel düşüncem bir yana üyelik müzakerelerinin de devam etmesi taraftarıyım. Söz konusu müzakerelerin bir gün tamamlanması durumunda o dönemde siyasi sorumluluğu üstlenmiş olacak kişilerin Türkiye ile tam üyeliğe mi gidileceği yoksa yakın işbirliği yönünde farklı bir ilişkinin mi şekilleneceği kararını almaları gerekecek." (Vangelis Mavraganis,AB Parlamento Başkanı Hans Gert Pottering ile yapılan mülakat, 23/12)
NOT: Bu bülten, 24-25 Aralık 2007 tarihleri arasında Genel Müdürlüğümüze ulaşan haber ve yorumlardan derlenerek hazırlanmıştır.