Son Güncelleme: 04 Temmuz 2007
FINANCIAL TIMES: "GÖRÜŞME KIBRIS'TA ÇÖZÜM UMUTLARINI ARTIRDI"
ANKARA, 17/01(BYE)--- Financial Times gazetesinin
17 Ocak 2002 tarihli sayısında, Leyla Boulton ve Judy Dempsey
imzalarıyla ve yukardaki başlık altında bir yorum yer almıştır.
İnternetten sağlanan yazının geniş özet çevirisi şöyledir:
Kıbrıs'ta bir çözüme yönelik çabalar, bölünmüş adanın
Türk ve Rum liderlerinin bir sonuca ulaşmak için müzakereleri
hızlandırma konusunda anlaşmaları üzerine son yıllardaki
en büyük ivmesine ulaştı.
Söz konusu karar, Kıbrıs Rum lideri Klerides ve Kıbrıs
Türk Lideri Denktaş arasındaki bir buluşmadan sonra alındı.
Görüşmelerde kısmen, AB'nin, Kıbrıs'ın gerekirse -Rum
tarafının görüşü doğrultusunda- bir çözüme ulaşılmasa da
AB üyeliğine alınacağı açıklaması da etkili oldu.
Denktaş ve Klerides dünkü görüşmede, pazartesi gününden
itibaren haftada üç kez biraraya gelmeyi kararlaştırdı.
BM Özel Temsicisi Alvaro de Soto bu görüşmelerin bu şekilde
şimdilik sürdürüleceğini açıkladı.
Denktaş, "cesaret verici bir başlangıç" yaptıklarını ve
"çok çok iyi bir görüşme" olduğunu söylerken, Klerides herhangi
bir yorum yapmadı.
Ancak bu ihtilafın çözümüne yönelik pek çok girişimin
sonuçsuz kaldığına tanık olan diplomatlar ihtiyatı elden
bırakmıyor.
Tarafların bu kez samimi olduğunu değerlendiren kıdemli
bir AB diplomatı, "en azından bu kez, her iki lidere de gerçek
bir ilerleme sağlamaları için ciddi baskı var" şeklinde konuştu.
En büyük baskı zaman darlığı. AB bu yıl sonuna kadar
aralarında Kıbrıs'ın da bulunduğu 10 aday ülke ile
müzakereleri tamamlamayı amaçlıyor. Brüksel bu sonbaharda
2004'de üye olacak ülkelerin adlarını belirleyecek.
Baskılar karşısında Türkiye Başbakanı Ecevit geçen
kasım ayında Kıbrıs'ın bir çözüme ulaşılmadan AB'ye
alınması durumunda Ankara'nın Kuzey Kıbrıs'ı ilhak edeceğini
söylemişti.
Ancak daha sonra AB'nin Kıbrıs'ı çözüm olmadan da
üyeliğe kabul edeceğini gören Ecevit bu tutumunu yumuşattı.
Ancak diplomatlar, bunun Kıbrıs sorununu daha da
zorlaştırdığını belirtiyor. Birinci neden AB bünyesinde
bulunacak olan Kıbrıs Rumlarının müzakerelere soğuk
yaklaşabilecek olmalarında yatmaktadır. ikincisi de adadaki
Türk azılığın üyeliğin yararlarından dışlanacak olmasıdır.
Bu durum Yunanistan ve Türkiye arasındaki ana ihtilaf
çözümsüz kaldığı ve bölgesel bir çatışma potansiyeli olmayı
sürdürdüğü için Avrupa'yı da huzursuz edecektir.
Keza bu Yunanistan veto hakkına sahip olduğu için
AB üyelik adayı olan Türkiye'nin Brüksel ile müzakere
girişimlerini de olumsuz etkileyecektir.