Son Güncelleme: 04 Temmuz 2007
AL-MUSTAQBAL: "TÜRKİYE, KÜRT DİLİNİ KANUNEN KABUL ETTİ,
UYGULAMADA YASAKLADI"
BEYRUT, 17/01(BEY)--- Tirajı günde 25 bin olan
Al-Mustaqbal gazetesinin 17 Ocak 2002 tarihli sayısında,
Hüsnü Mahalli imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında
yayımlanan İstanbul çıkışlı yazının özet çevirisi
şöyledir:
Türkiye, birkaç haftadır Avrupa'nın başkentleri ve
kurumları ile yeni bir sorun yaşamaktadır. Zira binlerce
üniversite öğrencisi, bağlı bulundukları üniversite
yönetiminden kendilerine Kürt dilinin öğretilmesini talep
edince rektörlük, öğrencileri disiplin kuruluna sevk ederek
haklarında soruşturma başlattı.
Bu çerçevede Türkiye'de, başta Rumlar, Ermeniler ve
Yahudiler olmak üzere birçok azınlığın, önemli bir sorunla
karşı karşıya kalmadığı gözlemlenirken, bu tür sorunlar şu
anda kendilerinden söz edilen Kürtlerle ve kendilerinden
kesinlikle hiç söz edilmeyen Araplarla yaşanmaktadır.
Öte yandan bazı Kürt öğrenciler, yargı mercilerine
sevk edilmiş ve bazıları, yasaklı PKK'nın propagandasını
yaptıkları ithamıyla tutuklanmıştır.
Kürt öğrencilerin kendi dillerini kullanma talepleri,
Türk Parlamentosu'nun geçtiğimiz ağustos ayında etnik veya
dini azınlıklara kendi dillerini okullarda, dershanelerde
ve basın-yayın organlarında kullanmalarına müsaade eden
yasal düzenlemelerine binaen gelmişti. Lakin bu yasal
değişiklik, hükümetin geçen süre zarfında, basın-yayın
organlarında, okullarda ve dershanelerde Türkçe dışında
bir dilin kullanılmasına müsaade etmeyen kanunları
değiştirme ve düzenlenme icraatları ile uyuşmadı.
Gerekli önlemlerin alınmasının gecikmesi, koalisyon
hükümetinin ortağı MHP'nin itirazı neticesinde oldu. Çünkü
aşırı milliyetçi çevreler ile bazı askeri yetkililer, bu
tür değişikliğin, Türk devletinin ulusal egemenliğinin
geleceğini tehlikeye atmak olduğunu söylemektedirler.
Türk hükümetinden bazı çevreler, hükümetin bu konuyu
mart ayı sona ermeden önce -ki bu tarih, Ankara'nın,
Avrupa'nın başkentleri ile randevulaştığı tarihtir- bir
neticeye bağlayacağını beklemektedirler. Zira bu başkentler
ve ilgili kurumlar, o tarihten sonra Ankara'nın AB'ye üyelik
müzakerelerini süresiz olarak erteleyebilirler.
Geriye, Türkiye'deki milliyetçiler engeli kalmaktadır.
Zira bu, Türklerle, birlikte yaşadıkları Kürt ve Arap etnik
gruplar arasındaki demokratik ve insancıl diyaloğun arasına
girmiştir. Kaldı ki Kürtler ve Araplar, geçmişte olduğu
gibi, gelecekte de, Batı'nın haklarını garanti altına
almış olduğu diğer azınlıklara göre Türklere daha yakın
olarak kalacaklardır.